“ÖNCE VATAN” serisinden: HALİDE HALİD
ŞEHİTLİK VESIKASI
Ayakta ölmek diz üstü yaşamaktan onurludur. Ne mutlu VATAN uğruna can verene!
20 yaş…20 bahar, 20 yaz,20 son bahar, 20 kış…
20 yaşa sığdırılan 20 mevsim…
20 Yıl hayatına her mevsim kendi zamanında geldi, her mevsimin zevkini böyüdükçe aldın. Bu yıllar süresince her mevsim senin için bir başka oldu.
Ama çok sevdiğin mevsim İlk Bahardır.Bahar yeşilliğin, güzelliğin, sevginin mücessemesidir, biliyorsun.
Yeşil rengi de çok seversin, insanlığa, doğaya, bir sözle Yüce Yaradanın bu dünyaya bahşettiği bütün güzellikleri seviyorsun.
Sırf bu yüzden de , öyle bir diyara göçtün ki, orada yalnız bir mevsim oluyor-BAHAR.
Orada çiçekler, ağaçlar, yapraklar hiç bir zaman hezan görməz, hiç bir zaman sararmazlar. Her daim yemyeşil olurlar.
Orada pınarların suyu kurumaz, her zaman serin olur.
Orada kuşlar başka memleketlere göç etmezler, daima yemyeşil ağacların başına pervane gibi dolanırlar.
Orada gökyüzü masmavi olur, hiç bir zaman onu kara bulutlar almaz .Orada yıldırımlar parlamaz, tufan, yağmur, sel olmaz.
Sen Yüce Yaradanın bu diyara bahşettiği güzelliklerle ilgili çok okumuşsun. Sen yeşıl rengin minasını da güzel bilirsin.
Göçdüğün diyarın adı CENNET, sakinlərinin feth ettikleri zirve ise ŞEHADETTİR.
İbo(her kes seni böyle çağırıyor) SEN de yanındaki, ağabeylerin, kardeşlerin gibi YARADAN tarafından seçilmiş birisin.Bundan haberin olmamış değil, çünkü senin şimdi yaşadığın diyara her kes gidemiyor, o diyarın yolları her kes için rahat döşenmiyor.
Her gün onlarla beraber olmana rağmen, Sevda annen, Rasif baban, kardeşin Nihad, seni seven ve senin sevdiğin her kes seni çok özlüyor.
Senin onları ne kadar yakından görüp, duyduğunu bilseler.
Baban diyor ki, onunla son kez telefonla konuştuğumda bir daha onlarla konuşamayacağını ve “size öyle bir belge yollayacağım ki, değeri hesaba gelmez, Çok değerli bir belge olacak” demişsin.
Annen de onunla konuştuğunda “merak etmeyin, çok yakında görüşürüz” söylediğini diyor.
Kardeşin Nihada , “döneceğimi babamlara söyleme, beni sen karşılarsın, onlara sürpriz ederiz” demişsin.
Sürprizleri çok seviyorsun sanırım.
Verdiğin sözünü tutmuşsun.Çok farklı bir sürpriz yapmışsın seni seven her kese. Babana söylediğin o kiymetli belge senin ŞEHİTLİK vesikan oldu.
Bahar öğretmenin de seni yaman çok seviyor. Biliyormusun seninle ilgili bana ne söyledi?
Diyor ki, İbo çok farklı bir cocuktu okulda.Çok utangaç, ahlaklı, mütevazi bir öğrenciydi.Arkadaşlarından seçilirdi. Derslerini her zaman iyi okumasına rağmen ders anlatmaya utanıyordu. Hiç elini kaldırmazdı. Ama verilen dersle ilgili tüm soruları cevaplandırirdı.
Biz tanışmamışız.Ama seninle tanışlığımın çok garip bir hikayesi var.Zaten senin bundan haberin var.Ama okurlarımızı da merakta tutmayalım diye söylüyorum.
Seninle aynı diyara göç eden kardeşlerin İman ve Behremin de hayat hikayesini yazıyorum. Onlarla ilgili videoları araştırırken senin videonla karşılaştım.
Soyadın ve ılık gülüşün ilgimi çekti. Kendi kendime “ben bu kahramanla tanışırım” dedim.
Ailenin irtibat numaralarını aramaya başladım ve buldum.
Değerli okurum, kahraman İbrahimim’izle tanışlığım böyle başladı.
Kaç gündür senin cocukluk ve yetkinlik yıllarınla ilgili videoları izliyorum. Bana o kadar yakın geliyorsun ki, seni yıllardır tanıyormuşum gibi hiss ediyorum kendimi.
Videolardan birinde kardeşin Nihadın seninle ilgili söylediği “O sanki doğuştan ŞEHİTLİK için doğmuştu” cümlesi senin farklılığını benim için ispatladı.
Belki ben konuştukca diyorsun ki, Halide hanım benim ağabeylerimden, kardeşlerimden farkım ne ki?
Farklısın oğlum, annen, baban, kardeşin, sevenlerin, benim için de farklısın.
Nihat gerçekten çok mutlu bir kardeştir, çünkü senin gibi ağabeyi var. Her kardeşe kahraman kardeş nasip olmuyor.
Tüm videolarında dikkatımı çeken ne oldu biliyormusun? Gülüşün.Dudaklarını sanki incitmekten korkar gibi ılık gülüşle gülüyorsun.
Rahmetli Rükab dedenin ismini soyadın olarak taşıyorsun. Biliyorsun onun ruhu da seninle nasıl onur duyuyor.
Biliyorum şimdi burda olsaydın beni dinledikce yanakların allanır, yine dudaklarına hassas gülüş konurdu.
Senin için ayrılmış odandakı resimlerine, portrelerine bakıyorum. Farklı-farklı kareler olsa da, her yerde aynı gülüyorsun. Bu gülüşü de Tanrı her kese nasip etmiyor.
Oğlum bir kitapta okumuşumdur:”Hayat-Allah’ın ilim, irade, kudret gibi sıfatları ile şu kainattan toplanıp ve süzülüp gelen ve sonunda bir yerde cem olup derlenen muhassal bir sanattır.
Ömür ise oluşmuş hayatın devamlılığını ve müddetini ifade eden bir kelimedir. Yani ömür; hayatın müddeti ve devamı anlamındadır. Daha ziyade zaman ve sürece bakıyor.
Sen de 20 yıllık ömrüne hayatın en güzel, en ilginc anlarını, yıllarını sığdırmışsındır.
Dinimizi asıl güzelliği ile sevmişsindir, kutsal kitabımız Kurani Kerime de vakıfsın.
Bütün bu sahip olduklarınla yeni mekanında da huzur içinde olduğuna eminim.
Bu inam, bu itikat seni Vatan, Devlet sevdalısı yaptı. Bu sevdadır ki, SEN VATAN yolunda ağabeylerinle,kardeşlerinle birlikte üç renkli bayrağımızla savaşa katıldın, o bayrakla da eve döndün.
Bayrağında , asgeri uniforman da odanın baş köşesinde asılmış. Tüm konuştuklarımdan senin haberin var, tekrar etmekte maksadım okurlarıma seninle ilgili bilgi vermek ve seni yakından tanıtmaktır.
Peyğember (s.a.s)hazretleri Vatana sevgiyle ilgili böyle buyurmuştur:” Sınır boyunca vatanı koruyan gözleri cehennem ateşi yakmayacaktır.Allah’ın rızası için vatan sınırlarını koruyanlara ise daim sevap yazılacaktır”
“VATANI sevmek Allah’a imandandır” bir hedisi şerifte böyle söyleniyor.
Senin de imanın güçlü olduğundan dolayı kimseye kısmet olmayan ŞEHİTLİK zirvesini fethettin.
İbrahim, değerli evladım. Sen eve döndüğünde seni karşılamak için gelen insanların sayını biliyor musun. Bilemezsin, çünkü onları saymak imkansızdı. Onların her biri senin qarşında baş eğmeye, seni yeni mekanına yolcu etmek için gelmişlerdi.
Şimdi ben konuşuyorum, sen dinliyorsun. Dinledikce de inanıyorum ki,şunu düşünüyorsun:
“Ben olağanüstü ne yaptım ki? Koynunda doğduğum, büyüdüyüm, suyundan içip, havasını içime çektiğim Vatan topraklarımdan alçak duşmanları yok etmek yolunda ağabeylerimle, kardeşlerimle birlikte savaşa katılmışımdır.
Vatan babalarımızın, dedelerimizin bizlere emanetidir.
Vatan tarihimiz, geleneğimiz, özgürlüyümüzdür.
Vatan öyle bir yer ki, oraya anne koynu gibi sımsıcak, baba sırtı gibi güvenlidir.
Ben şu saydıklarımdan dolayı VATAN sevdalısı oldum, onun koynunda da kendime yuva kurdum.
Anneme, babama, öğretmenlerime teşekkür ediyorum ki, benim Vatan sevdama destek oldular, beni onu sevmeye ruhlandırdılar.
Onların sabrı, gücü, kuvvetleri önünde baş eyiyorum.
VATAN SAĞ OLSUN!”
Özgeçmiş:
İbrahim Rasif oğlu Rükabzade 14 Ekim 2000tarihinde Azerbaycan Cümhuriyetinin Masallı ilinin Boradigah kasabasında anadan oldu. 2006-2017 yıllarında Boradigah kasabası Nizami Gencevi adına 1 sayılı tam orta okulda eğitim aldı.
2019 Yılının 8 Nisan’ında çağırışçı gibi asgeri hizmete yollandı.
Asgeri hizmete Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’ninGoranboy ilinde ‘N’ sayılı asgeriyesinde başlamış.2019 Yılının Haziran ayında Özel Teyinatlı Kuvvetler’e katıldı. Azerbaycan Ordusunun asgeri İbrahim Raif oğlu Rükabzade 27 Eylül 2020 yılında Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri tarafından ermeni işgali altında olan arazilerin azad edilmesi için başlatılan Vatan müharebesi zamanı Fuzuli ili, Cebrayıl şehri, Zengilan ve Hocavend’in alınmasında iştirak etdi.
İbrahim Rükabzade 21 Ekim Hocavend ilinin azad edilmesi uğrunda giden dövüşlerde şehitlik zirvesine yüceldi.
Şehidin naaşı 23 Ekim 2020 yılında doğduğu Masallı ilinin Boradigah kasaba kabristanlığında toprağa verildi. Bekardı.
Şehadete erdikten sonra Azerbaycan Cumhurbaşkanı serencamıyla ‘Azerbaycan bayrağı’ ordeni, ‘Cesur dövüşçü’, ‘Vatan uğrunda’, ‘Şücayete göre’, ‘Fuzuli’nin azad edilmesi için’, ‘Kelbecerin alınmasına göre’, ‘Hocavend’in alınmasına göre’ madalyalarıyla teltif edildi.