O Senin Karın

   Şehrin işlek caddelerden birinin üzerindeki tarihi caminin yanındaki ağacın altındaki oturma banklarının yanındaki simitçi taze simitlerini tezgâhına dizerken hemen yanında ağacın gölgesinde taburede oturan yaşlı kadın onu sinirli bir şekilde izliyordu. Simitçi işini bitirince ona döndü.

-Emine Hala sabahın erken yollara düşüp seni buraya getiren ne? Suratını asıyorsun. Konuşmuyorsun. Dur sana bir çay söyleyeyim. Simit arasına da peynir koydum mu yorgunluğunda gider keyfinde yerine gelir. Merak ettim seni saatlerce yoldan buraya getiren ne? Evin şehri ta öbür ucunda.

-İstemem senin simidini, peynirini!

-Yapma Emine Hala. Ne yaptım sana. Namusumla geçiniyorum. Her şeyim helal.

-Sen bir de mahalleliye akrabaya sor. Bu karıyla hangi namustan söz ediyorsun?

-Emine Hala ne diyorsun? Ne karısı? Benim karım falan yok.

-Peki! O çocuklarının anası neyin oluyor?

-Emine Hala boşanalı beş sene oluyor. Çocuklarımın anası. Kendi halinde yaşıyor. Tekstil atölyesinde iş bulduk ona olmadık laflar söylediniz. Şimdi onlara da para yetiştirmek için daha çok çalışıyorum. Bir günde bu adam ne yapar? Bu çocuklar ne yer? Demediniz.

-Ben onu bilmem. Madem karın, çocuklarını anası orasını sen soracaksın.

-Ya niye anlamıyorsunuz? O artık benim karım değil. Hayatına karışamam. Bak ben yeniden evleneceğim dedim. O garibim boynunu eğdi. Tek laf etmedi. Allah aşkına yapmayın bunu insanların günahını almayın. Hem yine ne yapmış benim eski karım.

-Eve erkek alıyor diyorlar.

  Çaycı birden elindeki çay bardağını ağzına götürürken düşürür. Kırılan bardaktan etrafa saçılan çay paçalarını ıslatır. Sinirden ayağa kalkarak simit tezgâhına yaslanarak başını omuzlarını arasına doğru bırakır.

Yaşlı kadın amacına ulaşmış bir eda ile bir şey demeden oradan uzaklaşır

 Ertesi gün televizyon ve gazete haberleri erkek şiddetinden bir kadının daha hayatını kaybettiğini söylediler. Cinayeti işleyeninde kendini vurduğunu ama ölmediğini eklediler.

Lütfi ÖZARSLAN