-I-
Genellikle uzun saçlı, kalın kaşlı, mavi gözlü, iri burunlu ve gür bıyıklı. Yüzünde yorgun çizgilerle daima gizemli bir ifâde hâkim. Kısa, sâkin adımlarla yürür. Hiçbir zaman acele etmez. Açık sözlü olmasına nağmen daha çok gözleriyle konuşur. Nezaketen iltifat etmez. Aklına geleni unutmamak için anında söylemek ister. O sırada konuşanı dinlemez, söyleyeceğini söyler.
Canı sıkılınca sessizliğe bürünür ve gece yürüyüşlerinde sâkinleşmeye çalışır. Eşref saatlerinde yaptığı muzipliklerden çevresindeki herkes payına düşeni alır.
Zor beğenir, eleştirilmeyi sevmez. Sınırlamaya gelmeyen mizacıyla dizginsiz bir rûh hâlini yansıtır. Kendi gerçekleri geçerli olduğu için genel kabullere pek aldırmaz. Her şeyin kendisine uymasını ve kendisini tamamlamasını bekler. Gizli bir umursamazlıkla ince bir duyarlılık arasında anladıkları da, anlamadıkları da şaşırtır insanı.
Tam bir tezatlar dahisi. Oğlak burcundan; ancak, özelliklerini bütün burçlarda tamamladığı için sık sık burç değiştirir!
Düşündüklerinin olmasını beklerken sabırsız, elindeki işi bitirmek için acelecidir.
Kendisinden yardım istendiği zaman asla geri çevirmez. Böyle durumlarda onun için imkânsız yoktur, gereken neyse en iyi şekilde yapar. Yaptıklarını da bir daha asla anmaz.
İşinin ehli, candan bir dost ve hayatın bütün renkleri içinde gökkuşağının mor rengine vurgun iyi bir şair.
-II-
O;
İnsanı yüceltmeyi içinde barındıran “beşinci mevsim” de doğmuş.
Aklın erebildiği sınır çerçevesinin derinliklerine inerek, dördüncü bir boyut yaratma çabasıyla “onuncu köy”e taşınmış.
Şimdi dalgalanan bir ürperişle “25. saatler” de yaşıyor.
Gözleri “mor” renklerde takılı kaldı.
Hâlâ içinde 365 gecenin uykusuzluğuna saplanan “SIZI”sı var.
Beynindeki alevli düşüncelerin sıcaklığına “KOZMİK RÜZGÂRI” dokunmuş.
“SINIRSIZ DÜŞLERİN İDAMLIK YÜREĞİ”nde; geleceğin ümidi, geçmişin özlemi var.
Bazen; “VE AYNI RÜZGÂRLA SAVRULDUK” diye hâtıralarını karıştırarak duygularına yön veriyor.
Yasak dinlemediği için; “ÂMİR HÜKMÜNE RAĞMEN” mantık sınırları da aşarak sevdikleriyle buluşur.
Düzensiz bir dünyada kendi kendini yaşayan dostlarının kulağına kalbini tutarak fısıldar: “ÖKSÜZ UYKULAR BIRAKTIM YATAĞIMA”
Ve mukaddes adımları izleyen gözlerinde, mor ufuklardan perdeler açılır.
Elinde insan olmanın ayrıcalığını hissettiren; “ÂŞIK HASAN-HAYATI VE ŞİİRLERİ” kitabı…
Sonra kimsenin bir şey söylemesine fırsat vermeden göz açıp kapayıncaya kadar, yeniden onuncu köyüne çekilir.
Sessizliğin sesini duymak için gönlüne ilâç yaptığı; “BENDEN BANA MEKTÛPLAR” ile çıkagelir az sonra.
Bütün dünyadan ayırdığı kalbinde daima dizginsiz bir telâş. Bu yüzden yüreğini kanatan zamana “EDEBİYAT HARCI”nı koyar.
Dünyada erişilebilecek ebedîliği “MISRALARDA DOĞAN”da arar.
Arayışını bitirmemek için, şimdi O…
Beşinci mevsimin ilk yıldönümünde…
Dördüncü boyutun mor mumunu 101. kez 25. saatlere üflüyor…
Sırlardan sıyrılmayan sevginin büyüsüyle sonsuzluğa ulaşmak için; “BET BENİZ ARASINDA.”
Nurkal Kumsuz, Bu Şehrin Işıkları, Laçin Yayınları.2006