Edremit ve Körfez
Altın oluğundan bir gece
Uzanakalmış karanlık, deniz üstüne;
Ben ve benliğim şezlong üstüne..
Seni özlemeler her bir kez.
Öyle ışımaların var ki incim incim
Gözlerim;
Düştü düşecek yıldızları,
Büyüsünden tutup kendince,
Morfinli dalgaların peşrevinde sicim sicim
Toplama gayretinde..
Vizesiz yokluğun,
Çengel kancası ;
Yuğ ayininde
Kulak patlatan baksı;
Vıcık vıcık ve yoğun
İç travmasından hallice,
Burkuk ve bükümlü kelepçe.
Sigaramın dumanı yayılıyor simli, siyah engine
Belki bir nefes de sen çek diye…
Bozuk siga
Devedikenlerinden topuklayıp bozkırın
Deniz kestanelerine musallat olsa da ayağım
Hangi acı daha nispettir bilemedim ,bu amanı kesik ayrılığa?
Aksam sana adım adım;
Yoksa şımaran ellerin
Ne menem şeydir dolaşmak sahilde
Gözlerin kör olsun ay;
Bırak hüküm giysin bu kez kader
Bir defa olsun çatlasın deniz kabuğu bizimle.
Dizimde hayalini sallıyorum haylice
Sen bilmiyorsun;
Sonsuza kadar seninim var say!
Diyorum, sen duymuyorsun.
Mercan düşleyip ben de
Ürperiyorum ayinlerce..
Bukleli deniz kızı !
Uyursam şuracıkta
Al götür beni meçhulüne
Bir rica, bin kahkaha ;
Devri daim güzelliğin.
Dalgalar kadar köpüklü kahve..
Neresinden baksan; sen , hoyratça
Tüm bakiyesi hasretin…
Yusuf Gökbakan