Medeniyetler ortaktır. Ama kültür ortak değildir. Her toplumun kendine has kültürü vardır. Peki bizim kültürümüz? Bizim bir kültürümüz var mı? Tabi ki her toplum gibi bizim de bir kültürümüz vardı. Var olan kültürümüz de kötü değildi. Peki neden kültürümüz dururken, dışarıdan konserve edilmiş kültürlerle kafamızı donatıyoruz? Açıkçası dışarıdan sağladığımız kültürlerle ruhumuzu donduruyoruz. Donmuş kültürle ne ümitlerin sıcaklığı, ne de bir sevginin alevi kalır. Sadece sipariş edilen kültürle kendimizi kandıran olmuşuz. Çünkü ısmarlama kültür bizimkinden daha asil değildi. Yabancı kültürlerin aşısı da ancak yabani ve acımasız… Peki kültürümüzü yabancı kültürlerin yapraklarıyla niye süslenmeye çalışıyoruz ki? Yapraklar bizim orijinal yapraklara barışık bir aşı olacağını kim söyledi? Kendimiz olmaktan korkuyoruz. Unuttuğumuz: çamura saplanmış eşeğimiz var ve hatırlamalıyız ki sahibinden daha güçlü ve kuvvetli kimse yoktur.
Denemeler kitabının yazarı, Montaigne’nin Doğu despotizminden söz etmesi beni hep dehşete düşürmüştür. Acaba Montaigne bilmiyor mu ki despotizmin en şiddetlisi ataları Batılıların eseridir. Doğuluların kalbine fırlatılan ok dile gelebilseydi, mutlaka Batılı aç komutanların elinden çıktığını söylerdi. Zaten Hayam da; Batının eline geçmesinden sonra Doğu’nun hikaye söyleyip uykuya yattığını haykırıyor. Meğerse Doğuluları ele geçiren Batılıların sunduğu kadehleri köpük doluymuş. Halbuki en okunmuş Sadi’nin adamı ile Sokrates arasında sadece bir üslup farkı var… Ama Sadi’nin torunları cehaletiyle ihtiyarlayan, belleri bükülen milletler olmuş… Bu milletler ortaçağda ilerdeydi ve Avrupa gerideydi. Ama şimdi Amerikalılar ve atası Batılı barbarlar, barışçı kavimlerin mezarcısı olmuş…
Tuzaklar içindeki Avrupalıların Paris’inde bir otel odasındayım. Dışarıda havanın yağmurlu veya sisli oluşu… Montaigne’den bahseden televizyonun haberleri… Avrupalıların şeytani ve hile dolu kurnazlığı… İnsanların düşüncelerine yön veren kurnaz Batılıları düşünüyorum. Ama görüyorum ki bugün tüm dünya Batılı olmuş. Bu kadar insanlığı kontrol altına almaları kabul edilecek gibi değildir. Kabul edilmeyen bir de Montaigne’nin dedikleri: Türkler Yahudileri sırtlarında cehenneme taşıyacaklar… Dünyanın en cahil ve en çirkin insanı iken, Rum dilberlerini görünce akılları başlarından gitti. Dilberleri kaçırıp çoğalınca çirkinliklerini değiştirdiler… Bu Montaigne’nin son cümlelerini kabul etmesek de… Kabul edilmez bulmamıza rağmen Avrupalı olmayı bırakamadık.