OSMAN BALCIGİL
471 SAYFA
“Efsaneler yaşar bir toplumda, kolay ölmez… Bizimki gibi unutkan, nankör toplumlarda bile kolay ölmez…”
“Bütün Türkiye’nin CAHİDE’SİYDİ…
On üç yaşında adımını attığı Darülbedayi’de rakiplerini geride bırakmayı, ilk ve biricik primadonna olmayı becerdi.
Çok az sayıda oyuncuya nasip olabilecek doğal yeteneğe ve güzelliğe sahipti. Bu özelliklerine zekasını ve çalışkanlığı ekledi.
Altın yıllarını yaşayan Türk Tiyatrosu’nun ve kuruluş aşamasındaki Türk Sineması’nın tartışmasız “1” numarası oldu. Çok ama çok para kazandı.”
Değerli dostlarla sayın Osman Balcıgil kaleminden Cahide SONKU’nun fırtınalı hayatını okuduk. Başarısı ile gururlandık, sonrasında kızdık, üzüldük, keşke dedik… Cevdet’in anlatımı ile Cahide’yi yaşadık. Sevgili
Banu Ayalp Sezer
Münevver Geniş
Müjgan Dokuyucu
Ebru Çalışkan Helvacı ve
Burcu Şahin eşlik etti bu özel okumada bana. Hepinize çok teşekkür ediyorum arkadaşlar Nicelerinde buluşmak dileğiyle. Ayrıca beni bu güzel kitapla buluşturan sevgili Gülşah sana da kocaman teşekkürler. İyi ki varsın canım.
Sonunu bildiğimiz bir hikaye elbet. Küçük yaşta Muhsin Ertuğrul’un büyük desteği, elbette doğal yeteneği ile tiyatro ve sinema dünyasının gözbebeği oldu Cahide. Sonrasında hızla yükseldi şöhret basamaklarını. Yollarına kırmızı halılar döşendi, ayakkabısından şampanyalar içildi, erkekler servetlerini döktü ayakucuna. Aşık oldu yada olduğunu sandı. Sevgilileri, eşleri oldu. Anne oldu. Kazandı hemde çok kazandı. Halkın sevgilisiydi oynadığı roller ile. Bir film şirketi kurdu hatta bir dönem. Çok emek verdi bu iş için. Başarılı da oldu. Ama sonrası hüsran. Çıkan bir yangın film şirketi ile beraber Cahide’nin hayatını yaktı, kül etti. Ve o müthiş yükseliş hızla dibe çöktü. Alkolde aradı teselliyi ama olmadı. Olamazdı. Bir zamanların gözbebeği, Türkiye’nin sevgilisi Cahide, Beyoğlu’nun karanlık, izbe sokaklarında yok olup gitti.
Bu fırtınalı hayatı okurken sadece Cahide değildi elbette anlatılan. Dönemin siyasi olaylarına da tanıklık ettik. Kore Savaşına giden Türk birlikleri, Menderes dönemi, Demokrat Partinin tiyatro ve sinemaya bakışı. Ayrıca yine önemli isimler çıktı karşımıza. Zeki Müren, Haldun Dormen, Vasfi Rıza Zobu, Muhsin Ertuğrul ve değerli eşi Neyyire hanım.
Kızdık Cahide’ye demiştim yorumuma başlarken. Evet kızdık. Ama bir yandan da anlamaya çalıştım onu kendi adıma. Yaşadığı çocukluk travmaları, Yemen’den İstanbul’a gelişleri, babasının evi terk etmesi, ardından yaşanan yangın felaketi ile içine düştükleri sefalet, annesinin kaybı. Onun hayata yaralı başlaması belki de tüm o hataları yapmasına, kalabalıklar arasında yapayalnız kalmasına sebepti ne dersiniz?
Sayın Osman Balcıgil’in her zamanki akıcı anlatımı ile su gibi aktı gitti satırlar. Beğenerek okuyacaksınız eminim. Hepinize şimdiden huzurlu okumalar diliyorum.
Cahide tiyatroda çok az sanatçıya nasip olacak kadar önemli bir kariyer yapmış, sinemadan hatırı sayılır paralar kazanmıştı.
Ama tersine, o bir serseri mayın olmayı seçmiş, yaşamını rüzgar ve akıntılara teslim etmişti.
İşin kötüsü, çeşitli kereler kayalara çarpmıştı.
Güzel ülkemizde, tiyatro taşralı politikacılara ne hikmetse hala birkaç numara büyük geliyordu.
Birkaç şeyin ters gitme olasılığı varsa, en fazla zarar verecek olan en önce ters gider.
Avrupa otomobil yapıyor, tren yollarını devreye sokuyor, buharlı gemilerle bütün denizleri kontrol altına alıyor. Sanayi devrimi etkisini her geçen gün biraz daha fazla hissettiriyor.
Osmanlı coğrafyasında kağnı arabası ve eşek en yaygın ulaşım araçları. Denizlerdeyse yelken ve küreğin hükümranlığı sürüyor.
Ne yazık ki nefes aldığımız coğrafyada, pozitif bilimlerde gelişme sağlanamıyor, sanayileşme de ilerleme gerçekleşemiyor.
Devam etmem lazım Cevdet. Benim bulunduğum nokta savaş hattı gibi. Durmamam lazım. Durursam ölürüm.
LÜTFEN KİTAP OKUYALIM!!!
Arzu ORTAÖREN