El el epenek…
Bu gece şölen var galakside, görülmemiş ve eşsiz.
Çoban yıldızı fazlaca parlak sürüde.
Afişledim aydaki tüm bilboardları
Kirasını şiirlerimle ödeyerek.
Merkür dahil dünya hariç tüm gezegenler,
Tam hız,
Bu gece açacak kepenk.
Boşlukta, dur da durak da yok..
Yanacak neonlar; lazer gösterileri, havai fişekler… şatafatlı,
En çok çocuklar eğlenecek en çok..
Anneler erkek,
Babalar kız çocuklarının tarayacak saçlarını,
Çocukların her biri için;
Neptün yapımı, altı halkadan ıslak kek.
Koşun çocuklar çocukluğumla koşun !
Kaydırak, salıncak bir de sihirli keten helva.
Kuşaklara kurulu panayır,
Heyheyli borsa.
Pamuk ya da elma şekeri.
Yaşlılar salamura derdinde,
Dünyayı boşlayasıya.
Bizlereyse açık çek…
-gagasında bir travmatik kuşun-
Harcayalım diye yürek tezgahında.
Simli bir levhada,
Perçinle sonra alnın yazısını .
Astrolojik bir tavada,
Sevda için dökülsün kurşun…
Acıkınca aşka,
Tebessüm tohumlayıp
Hurma ağaçları dikeceğiz elbirliğince
Her bir uzam sahrasına.
Karbonatı döktük, vişne şurubu dolu bardak,
Epeyce sevecen kutlama.
En çok senin uydun var onca gezegen içinde.
Bu gece,
Öğrenecek herkes bunu
Çok kül döktüm , ışık süratinde,
Gizli gizli yanarak epopelerde;
Mitlerin uzadıkça uzuyor boyu .
Bendim oldum olası senin en görkemli,
Enlerden taşan büyük uydun,
Aklı hoşum enikonu.
Hadi ben falez bekçisi,
Derviş zikrine vurgun;
Damla kehribar, kuka…
İkisi de uygun.
Vay ne kadar şaşkın bu kaplumbağa,
Nerdeyse benim kadar !
Çatlak kabuğu bile
Nerdeyse benim kadar!
Hadi ben mekik delisi
Peki sen hangi akla,
Kara deliklerin en karasına uydun?