Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
7°C
İstanbul
7°C
Az Bulutlu
Salı Hafif Yağmurlu
13°C
Çarşamba Az Bulutlu
5°C
Perşembe Açık
4°C
Cuma Parçalı Bulutlu
8°C

Kaybolan Ruhlar ve İlk Görev  

Kaybolan Ruhlar ve İlk Görev  

CANER İNEP  

Gece yarısı, Günkara’nın üstüne kara bir örtü gibi çökmüşken Baran ve Karaltı, Eski Saat Kulesi’nin önündeydi. Rüzgâr taşlara çarpıp uzun uzun uluyordu, sanki ona geri dönmesini söylüyordu. 

Fakat Baran, kararlılıkla adım attı. Kuleye giden kapı, kendi kendine açıldı… gıcırdayarak. 

Karaltı, Baran’ın ayağına sürtünüp mırıldandı. Bu mırıldanma, uyarı gibiydi. 

İçeri girdiklerinde, uzun bir masanın etrafında siyah pelerinli dört kişi oturuyordu. Tam ortalarında da büyük bir kum saati. Kumlar yukarıdan aşağı değil, aşağıdan yukarı akıyordu… 

— “Hoş geldin Baran,” dedi içlerinden biri. 

Bu, sabah Baran’ın ofisine gelen adamdı. 

“Benim adım Zarif.” Diğerleri başlarıyla selam verdi. 

— “Biz,” dedi Zarif, “Gölgelerin Koruyucularıyız.” 

Baran şaşkındı: — “Benden ne istiyorsunuz?” 

Zarif masaya bir dosya bıraktı. Dosyanın kapağında Kaybolan Ruhlar yazıyordu. 

— “Günkara’da kaybolan insanlar… Kurban değil. Onlar ruhları çalınmış kişiler. Bunu yapan ise Işık Avcıları.” 

Baran’ın kaşları çatıldı: — “Işık Avcıları mı? Onlar karanlığa karşı değil mi?” 

Zarif başını salladı: — “Karanlığa karşılar ama yanlış şekilde. Işığı çalıyorlar. Ruhları koparıp alıyorlar. İnsanları içi boş birer kabuk haline getiriyorlar.” 

Baran dosyayı açtı. İlk kayıp kişi: Ali Rıza Yılmaz – Elektrik teknisyeni 

Ailesinin gözleri kararmıştı, nefes alıyor ama yaşamıyordu. Baran yumruğunu sıktı. 

— “Onu nasıl bulurum?” 

Zarif, kum saatini gösterdi: — “Bunun içinde ruhlarının izi var. Karaltı’nın gözleri de o izleri görebilir.” 

Kedi Karaltı bir anda irkildi ve gözleri parladı. Masada duran haritaya baktığında kırmızı bir çizgi belirdi. Çizgi, şehrin terk edilmiş lunaparkına doğru gidiyordu. 

Zarif: — “Bu ilk görevin. Başarabilirsen… sırrını açacağız.” Baran bir an duraksadı. 

— “Hangi sırrı?” Zarif, karanlıktan bir cümle fısıldadı: — “Sen sadece bir insan değilsin. 

Baran ve Karaltı lunaparka vardıklarında sessizlik onları karşıladı. Rüzgâr hız treninin raylarında uğuldarken, dönme dolabın gondolları kendi kendine sallanıyordu.Birden Karaltı tısladı. Zeminin altında ışık sızıyordu. 

Baran kapağı kaldırdı, merdivenlerden aşağı indi. 

— “Karanlığın çocuğu… seni bekliyordum.” 

Bu ses Baran’ın tüylerini ürpertti. 

Adam elindeki mızrağı ışıkla parlatıp saldırdı! Baran kaçındı ama adam çok hızlıydı. 

Yere düştüğünde adam mızrağını boğazına dayadı. 

Tam o anda Karaltı adamın yüzüne atladı. 

Adam sendeledi. Baran ayağa kalktı, göz bebekleri bembeyaz oldu…  Gölgeler onun etrafında yılan gibi kıvrıldı. 

— “Ben kimim?” diye haykırdı Baran. 

Gölgeler, adamı duvara çarptı. 

Adam maskesi düşerken fısıldadı: 

— “Sen… Karanlığın Hakimi’sin. Bizim düşmanımız!” Baran nefes nefeseydi. “Gerçeği söyle!” 

Adam zorlukla konuştu: — “Zarif… gerçeği saklıyor. O karanlığı kullanıyor. Biz ışığı koruyoruz…” 

Ardından adam beyaz ışığa dönüşüp yok oldu. 

Baran’ın aklı karışmıştı. 

Karaltı ise korkuyla Baran’a bakıyordu. 

Baran dudaklarından şu söz döküldü: — “Kime güveneceğim?” 

Karaltı yaklaşarak başını Baran’ın eline koydu. Gözlerinde konuşan bir sadakat vardı. Zarifi’n verdiği iletişim cihazı titredi. 

> Görev tamamlandı. Dön. Ekranda bir mesaj Baran, cihazı kapatıp karanlık merdivenleri çıkarken fısıldadı: 

— “Ben kendi yolumu çizerim.” 

Karanlık bir müzik gibi şehre yayıldı. 

Ve Baran artık biliyordu: 

> Bu savaşın tarafı yoktu. Ama onun bir görevi vardı… Ruhları kurtarmak. 

Ve kendi gerçeğini bulmak. 

Yorumlar

  1. Evşen Sezgin dedi ki:

    sürükleyici ve farklı buldum.Kaleminize sağlık

    1. ahmet dedi ki:

      başarılı bir anlatım başarılarınızın devamini diliyorum

  2. AMMAR ELŞİBLİ dedi ki:

    Emeğinize sağlık kaleminize sağlık güzel öykü

  3. Uğur zambak dedi ki:

    Güzel öykü ve mükemmel bir yazar başarılarının devamını dilerim

  4. Yusuf dedi ki:

    Emeğinize sağlık güzel hikaye

  5. Erden şişman dedi ki:

    Elinize emeğinize sağlık başarılar dilerim

  6. Samet özel dedi ki:

    Elinize emeğinize sağlık sürükleyici ve güzel hikaye olmuş

  7. Yunus Emre dedi ki:

    Emeğinize sağlık kaleminize sağlık güzel öykü

  8. Hakkı Gültekin dedi ki:

    Harika bir öykü emeğinize sağlık

  9. Yunus dedi ki:

    Güzel bir metin olmuş elinize sağlık başarının devamını dilerim .

  10. Ali ziya kirmitçi dedi ki:

    Emeğinize sağlık

  11. samet dedi ki:

    kaleminize sağlık aşırı sürükleyici

  12. Nilifer Bolat dedi ki:

    sürükleyici güzel bir hikaye basarilarinizin devamını diliyorum

  13. Yunus dedi ki:

    Güzel emeğinize sağlık