Ama şimdi güneş battığından etraf yine zifiri karanlıktı.
“Nina?”
Ağzımı açtım ama boğazım konuşamayacağım kadar kurumuştu. Önce temizlemem gerekti. “Buradayım.”
“Seni çıkaracağım.”
“Ama henüz değil,” diye eklemesini bekledim fakat eklemedi.
“Ama önce,”dedi, “birkaç temel kuralımız olacak.”
“Sen nasıl istersen.” Yeter ki beni buradan çıkar.
“Öncelikle, bu odada olanları kimseye anlatmıyacaksın.” Sesi katıydı. “Ne arkadaşlarına ne doktoruna ne de bir başkasına. Hiç kimse bilmeyecek. Kimse sana inanmayacağından yine sanrı görmeye başladığını ve zavallı Cecallia’nın tehlikede olduğunu düşünürler.”
Karanlığa doğru baktım. Bunu söylüyeceğini bilsem bile duymak içimin öfkeyle dolmasına neden olmuştu. Bana yaptığı şeyi kimseye anlatmamamı nasıl beklerdi?
“Anladın mı, Nina?”
“Evet”,dedim. “Güzel.”
Tatminkâr sırıtışını gözümde canlandırabiliyordum.
“İkincisi, zaman zaman cezandırılman gerekirse cezanı bu odada çekeceksin.”
Dalga mı geçiyordu?
Hayatta olmaz. Unut gitsin.”
“Pazarlık yapacak durumda olduğunu sanmıyorum, Nina.”
Burnundan güldü. “Sadece nasıl olacağını açıklıyorum. Sen benim karımsın ve benim belirli beklentilerim var. Aslında hepsi senin iyiliğin için. Sana elektiriği boşa harcamak hakkında bir ders verdim, öyle değil mi?”
Karanlıkta nefes almaya çalıştım. Boğuluyormuş gibi hissediyorum. “Bütün bunları senin için yapıyorum, Nina”dedi.
*********
Çok gerilimli bir o kadar heyecanlı…
Hasibe Sezer