NORM
Pozitif nedir? Neydi, ne oldu?
Dünden Güne baktığında pozitiflik üzerine düşünülmesi gereken bir karmaşık bir sosyal dönem geçirildi
Pozitif olan neydi, ne yapılırken tatmin olunurdu, şimdi nedir ? Bize dayatılan nedir?
Bize dayatılan yapılan yemeğin kokusu mu yoksa yemeğin tadı mı? Ve…
Tatmin olmak mutlu olmak demektir, ama yetinmek demek değildir. Yetinmek de şükür etmek değildir. Peki aslında şükür etmek nedir?
Birçok kavramı tartışabilir ve birbiriyle ilişki içinde olduğunu söyleyebiliriz. Ama sadece bir konu üzerinde duracak olursak eğer…
Şükür etmek günümüzde önüne konulan her şeyi olduğu gibi kabullenmek hayatına almak demek. Algı bu yönde, dayatılan bu yönde… Öyle olunca devreye kader girer. Kader şükür etmenin türevidir.Kime göre neye göre mi? İşte tam da şuanki sosyal düzene göre.
Kaza etmişsen kaderde vardır. Aç kalmışsan kaderde vardır. Ya da başarılı olmuşsundur aslında kaderde başarılı olacağın vardır zaten. Günden güne yaşantınsının çemberi daraldığı halde bunla yetinmek insanın kendi kaderine razı olmasından gelir. Kader’in yetinmek ile ve şükretmek ile ilgisi onla bir olması anlamına gelmez.
O zaman aslında şükretmek zorla mutlu olmaya çalışmaktır,
Bazen de hazmetmektir.
Sınavına çok çalışan birinin başarısız olması durumunda şükretmesi ilginçtir. Aslında o çok çalışmıştır ama hakettiğini alamamıştır bu yüzden şükretmesi gerekir, dayatılan bu. Öyle olunca mutlu olduğunu düşünür. Hayır! Çok çalıştığın halde istediğini alamıyorsan bi terslik vardır , bi etken vardır.Bu olayın üzerinde durulması gerekir. Hakedilmemiş başarısızlık ile yetinmek acizliktir. Bunla yetinmeyi kabullenmeye kafaya koymuş biri zaten başarılı olamaz. Kendi sınırlarını aşamaz. Hem birey için hem toplum.
Aç kalan bir toplum mutlaka aciz bir toplumdur, her alanda aç kalan.Hak ve hürriyete acıkan, başarıya acıkan, yelkenleri açmaya cesaret göstermeyen, yerinde saymayı yetinen toplum hak etmeyi değil yetinmeyi kabul gören toplumdur. Onlara göre mutlu olmak yetinmektir. Pozitiflik sınırları, ele avuca sığan bir hayat ve mutlu olmak için bir sebep aramayan bir toplumdur.
Günümüz toplumu için bir eğlence mekanında eğlenilmesi aslında zenginliktir, Normal şartlarda normal bi durum olmalı, norm olandır peki normal şart nedir. Ve kime göre normal şart. Normal bir şart var mı ?
Tüm bu öbekler, bir şeylerin iyiye gitmediğinin göstergesidir. Kavram yanılgıları, kavram yanlışlıkları…
Aslında artık herkes kötüyü saklamaya başlıyor , sadece yansıtılan iyi ve pozitif oluyor. Bu durumda yine herkes mutlu olmuş oluyor, pozitif oluyor.
Artık pozitiflik sadece terim anlamda kullanılmıyor, her alanda pozitiflik yaygın bir şekilde yüz gösteriyor. Artık pozitiflik bir normdur. Pozitiflik ya da pozitif gözükmek şu anda bize dayatılan bir olgu durumunda. İyi görünmek zorundasın. Çalıştığı son parayla aldığı yüksek fiyatlı telefon onu iyi gösterecektir . Ama oturduğu mekanda gözü ilk önce internet şifresini arar.
Ve dışardan bakıldığında her şey üst düzeydir.
Medyada herkes mutlu, herkes pozitif, herkesin rutin yaptığı şeyler var ; Pazar kahvesi, akşam sporu, altın gün, ısırılmış elma logolu ayna fotoğrafları, etiketler… Ve daha fazlası. Tıpkı eğimi (türevi) pozitif olan bir doğrunun aşağı doğru olması, dibe doğru olması.
Bunla beraber
Popüler kültür kitapları herkese “kısa vadede” özgüven doldurmakta, reel videolarda ortamda havalı görünmek için taktik veren züppe bozuntuları. Duvar gibi örülen burç yargıları…
Şuan herkes birbirine benzeyen sadece et yığını, belki de yığımlık.
Ozan DEMİR