

Ben, senin gittiğin günün ertesiyim,
Boşluğa düşen kelime, yarım kalan cümle.
Dünden kalma bir hüzünle uyanan sabah,
Ama seni ilk defa görmeyecek olmanın
O dayanılmaz ağırlığıyla.
Pencere açılmıyor artık,
Güneş omuz silkip geçiyor şehirden,
Kahve tadı acı,
İçimde birikmiş, tortusu sensizlik.
Dün, ayak izlerin vardı kapının önünde,
Bir ihtimal dönersin diye
Rüzgâr bile fısıltıyla eserdi.
Şimdi her şey keskin bir sessizlik,
Ne bir ses, ne bir gölge… sadece hava
Ciğerlerime sığmıyor.
Saatler,
Sanki bir kum saatinden değil de
Sonsuzluktan akıp gidiyor.
Ve her saniye,
Yarınsız bir dün oluyorum ben.
Dün bitti.
Ama ben sana olan inancımın
Dününden kurtulamıyorum.
Ne kadar zaman geçerse geçsin,
Ben hep o eşikte bekleyen
Gittiğin günün ertesiyim.
Ne tam dün, ne tam bugün…
Sadece sensizlikten yapılmış
Belirsiz, uzun bir bekleyiş.
Ali Erdin