Hayat kısa.
Durma, bir kadın sev.
Sen ondan çok uzaklarda, sana yabancı kentlerde uyurken, o yaşadığı şehirden uzanıp tutsun ellerini.
Geçtiğin yollarda ve kendini yapayalnız hissettiğin zamanlarda, çıksın köşebaşından, gülümseyerek selamlasın seni.
Oturup bir dağın başına, şiir yazmak istediğinde, kalemin yoksan kalem, kağıdın yoksa kağıt olsun sana.
Hayat kısa.
Durma, bir kadın sev.
Ahmet kaya dinlesin, kızdığında küfür etsin, eteğini toplayıp önüne, balkonda sigarasını yaksın.
Seni özlesin.
Seni içine çeksin.
Rakı içsin.
Sonra, onda unuttuğun gömleğini giyinsin. Bir düğmeye senin adını, bir iliğe kendi adını versin.
Her defasında bir bahane bulup, defalarca seni arasın. Hiç dönmeyeceğini bilse bile aynaların önüne geçip, makyaj yapsın, sofralar kursun ve bir zamanlar eskicilerden senin için aldığı Turan Engin plağını çalsın.
Gece yarılarına kadar beklesin seni.
Düşler kursun, düşler kırsın, koltukta uyuyakalsın ama seni sevdiği için asla pişman olmasın.
Hayat kısa.
Durma, bir kadın sev.
Barikatlardaysan, spor ayakkabılarını giysin, saçlarını bağlasın, polis kontrol noktalarında kavgalar çıkarsın, edepsizlik etsin, isyan etsin, gelip seni bulsun.
Sana sarılsın.
Terini silsin.
Alsın elindeki iki taşın birini, yanında dursun.
Kalmışsındır tomanın, jopun gazın, plastik mermi ve resmi nefretin altında.
Ve etrafında düşenler, yaralananlar, bağıranlar, kan, vahşet, panik, sloganlar, marşlar…
O tutsun elini.
Düştüğün kaldırımda,
nefesin bitmiştir, nefes,
sesin bitmiştir, ses olsun.
Hayat kısa.
Durma, bir kadın sev.
Her sana baktığında, gözlerinin içinde bir halk gülsün.
Kalksın dünyada yasaklar, sınırlar, ölümler, hastalıklar, ayrılıklar, hapisler ve idamlar.
Her karşılaştığında, dudaklarından önce gözlerinden öp onu.
Kulak memelerinden sevmeye başla, çocukluğunu gıdıkla.
Saçları incir koksun.
Teni bir eski istanbul sokağıdır, teninde kaybet kendini.
Kapısını çal.
“Kim o?’ diye sorsun.
Sen
“Senim” de.
Yaşaman için bahanen, umut etmen için sebebin, direnmen için kavgan olsun.
Sürgünlere yollanmışsındır sabaha karşı.
Hava yağmurlu, aylardan ekim.
Yapayalnızdır, üstelik üşüyorsundur.
Üstüne çektiğin battaniye, yanağına düşen gözyaşı, sardığın tütüne ateş olsun.
Saçlarını ör.
Giyeceği elbiseyi seç.
ince uzun topuklu ayakkabılarını giydir.
Çok üzmüşlerdir, üzme.
Çok kırmışlardır, kırma.
Yenilmiştir, dağılmıştır içindeki ordular.
Yere düşen kızıl bayrağını al, önünde dur.
Zafer şarkıları söyle.
Babasını özler, babası ol,
çocukluğunu özler, siyah önlüğü, beyaz yakası ol.
Kalmayı ister ev,
gitmeyi özler, yol ol.
Hani olur ya, o da seni çok sevmek ister, yar ol.
Hayat kısa,
Durma, bir kadın sev.
Ta m e r D u r s u n