WARİS DİRİE
254 SAYFA
Tanrı’nın daha doğuştan beni mükemmel bir vücutla yarattığını hissediyorum. Sonra insanlar beni kestiler, gücümü aldılar ve beni sakat bıraktılar. Kadınlığım çalınmıştı. Tanrı bu organlarımı istememiş olsaydı neden yaratmıştı ki?
Somali’de çölde göçebe hayatı yaşayan bir ailenin pek çok çocuğundan biri Waris. Bu göçebe hayattan modelliğe, BM Elçiliğine uzanan hayat hikayesi kendi anlatımı ile sunulmuş bizlere Çöl Çiçeği kitabında.
Kız sünnetinin geleneksel olarak uygulandığı milyonlarca kızdan biri o. 5 yaşında tanışıyor bu acı ve ilkel gelenekle. 12 yaşına geldiğinde ise evlendirilmek isteniyor birkaç deve karşılığı yaşlı bir adamla. Ve işte o zaman başlıyor asıl hikayesi. Tüm zorlu şartlarına rağmen çölü geçip önce Mogadişu’ya ardından Londra’ya ulaşıyor. Pek çok iş tecrübesi arkasından isteğine ulaşıp, model olmayı başarıyor.
Yılmadan çalışıp göğüs gerdiği zorlu bir hayat, ardından ulaşılan büyük bir başarı öyküsü. Kendi gibi Afrika’da kadın olmanın bedelini, KADIN OLMAK!!! adına kadınlığı elinden alınan milyonların sesi olmak için tüm çabası. Model olmasının ardından verdiği bir röportaj ile yaşanan vahşeti, tüm dünyaya duyurarak pek çok genç kız ve kadının sesi olmayı başarıyor Çöl Çiçeği. Kolay ve akıcı bir anlatımı var kitabın. Sonrasında filmini de izlemenizi öneririm. Her ne kadar kitapta anlatılan pek çok ayrıntı filmde yer almasa da izlenebilir.
Eşlik eden sevgili grup arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Birkaç yıl önce okuduğum bir kitaptı. Sayelerinde yeniden okuyarak hem hatırlamış oldum hemde okuma sonrası yaptığımız sohbetle güzel bilgiler edindim. Hepimizi üzen, sinirlendiren, canımızı yakan bu gerçek hayat hikayesini birlikte okumak çok değerli. Kadın olmanın her coğrafya da ne kadar zor olduğuna bir kez daha tanık olduk. Elbette cehaletin karanlık yüzünede lanet ettik.
Erkekler sakinleşip dünyaya karşı daha duyarlı olabilirler. Biz onların cinsel organlarını kesecek olsak, belki o zaman hayatta bir kerecik olsun kadınlara ne yaptıklarını düşünürler.
Televizyondaki zayıflama programlarını içeren reklamları gördüğümde “Zayıflamak istiyorsanız Afrika’ya gidin!” diye çığlık çığlığa bağırıyorum.
Yalnızca model olduğumuz için insanların bir kısmı bize birer tanrıçaymışız, bir kısmı da aptalmışız gibi davranıyor.
Şekerlemeleri açıp iştahla yutarken etrafımdaki beyaz insanları inceledim. Bana soğuk ve hastalıklı görünüyorlardı. İngilizce biliyor olsaydım, “Güneşe ihtiyacınız var,” diyecektim. Bu insanlar uzun süre güneş yüzü görmediklerinden beyazlaşmışlardı herhalde.
LÜTFEN KİTAP OKUYALIM!!!
Arzu ORTAÖREN