Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
8°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

Bir Gün Gelen Bir Gün Gider

Bir Gün Gelen Bir Gün Gider
2 Aralık 2022 21:16
431
A+
A-

ÖNCE VATAN ” serisinden: Halide  HALİD                                                                                                

                                        Bir gün gelen, bir gün gider

ŞEHİTLİK-iman, Vatan, millet uğrunda ölümün gözüne dik bakan insanların fethettikleri yüce zirvedir.

ŞEHİTLİK-halkı zafere götüren yolda savaşa katılan yiğitlerin dileğidir.

ŞEHİTLİK-Vatan uğrunda canlarından geçenlerin kahramanlık destanıdır.

“Önce Vatan “serisinde sizinle tanıştıracağım sıradakı kahramanımın 19 yaşı var.

19 yaşlı kahramanım, 19 yaşlı yiğidim, 19 yaşlı ŞEHİTİM.

Azerbaycan’ın Guba ilinin Grız köyünde doğan, dağların havasını içine çeken yiğidim, Elçin’im.

Elçin Guba’da doğsa da, orada yaşamamış, ailesi 2001 yılının son baharında Haçmaz ilinin Aşağı Leger köyüne taşınmış. Kahramanım o köyde okula gitmiş, o köyde büyüyüp, asgerlik çağına gelmiştir.

Ağabeyleri Hasanağa,İbrahim, İman ve Behrem’den sonra onun hayat hikayesini yazmaya karar verdim.

Allah nasip ederse, Elçin’in ardından diğer ağebeyleri ve kardeşleriyle de sizleri tanıştırırım.

Onların her biri bu dünyanın kısa süreliğine müsafirleri olsalar da, sonunda her biri CENNETE giden yolun yolcusu, ebedi dünyanın ebedi SAKİNLERİ oldular.

Onlarla ilgili yazmaya başladığım günden beni sanki büyülemişler gibi gözlerim her tarafta onları görüyor, her an onları yanımda hiss ediyorum.

Onları sanki bir ömür tanımışım gibi hiss ediyorum kendimi.

Şu satırları kendisiyle konuşmadan yazıyorum. Zaten ben yazdıkça her kelimemi okuyor.

Baban Eldar Bey diyor ki,  aşırı vatansever, sıcakkalpli, samimi bir gençtin. Kimsenin kalbini kırmaz, sporla ilgilenirdin.

Öğretmenlerin isesenin  okuldayken fenn bilimlerine büyük ilginin olduğunu söylüyorlar. Bu ilginin savaş döneminde senin keskin atıcılık yapmana çok yardımı dokunmuş.

Keskin nişancı olarak düşman yüzerine kurşunlar  yağdırmışsın.

“Bir gün gelen, bir gün gider…”

Bu dünyadakı not defterinde yazdığın son sözlerdir bunlar.

Elçin’im, çok doğru yazmışsın, “bir gün gelen, bir gün gider…”

Gelirken herkes  aynı gelir bu dünyaya, giderken ise farklı yollardan giderler.

Kimi hastalıkla, kimi kaza nedeniyle, kimi de yaşlanarak bu dünyaya veda eder.

Ama ŞEHİT kadar mutlu kimse gidemez. Onun gibi CENNETİN kapısı kimseye sorgu-sualsiz açılmaz. Onun gibi kimseyle ilgili hala hayattaymış gibi  konuşulmaz.

ŞEHİT yüce Yaradanın mekanını tayin ettiği İNSANDIR.  Bence SEN de bir gün o güzel yolun yolcusu olacağını hiss ederek yazmışsın bu sözleri.

Annen Mahire hanıma cephe arkadaşlarından biri onun rüyasına geldiğini söylemiş.Ona ” anneme söyleyin bir daha ağlamasın.Benim yerim öyle güzel ki, öyle rahat ki” demişsin.

Şu sözlerinle sanki annenin, babanın, kardeşinin sabrına sabır katmışsın.

Mahire annen nasıl da utangaç bir hanımdır. Seninle ilgili, başını yukarı kaldırmadan, hazin bir sesle konuşuyor.

Bence büyüklerden, aksakallardan utanıyor evladının hünerinden konuşurken. O yüzden bakışlarını yere odaklayarak konuşuyor.

Biliyorsun, Azerbaycan’da aksakal yanında evlada iltifat etmezler, çekinir, utanırlar.O yüzden annen de böyle konuşuyor.

Duyduğuma göre okuldayken kız kardeşin İrade senden daha iyi okurmuş. Diyor ki, kendimi överdim, düşünürdüm ki, ben kerdeşimden iyi öğrenciğim, puanlarımda onunkinden iyi.

Nerden bilecektim ki, gün gelir benim kardeşimi bütün memleket tanıyacak, bir kahraman gibi adı Vatanımın tarihine yazılacak.

Oğlum, sana bir şey söyleyim. Sizler bu dünyanın parıltısını değil, ebedi dünyanın nurunu üstün tuttunuz.

Odanızın (mezar taşı) kapısındakı resimlerinizden dahi nur dökülüyor.

Sanki SEN de, AĞABEYLERİN de, KARDEŞLERİN de Güneş gibi her tarafa şafak saçıyorsunuz.

Maşallah, korku bilmez yiğitsin. Komutanın PK’yı sokakın ortasına yerleştirip, düşmanın başına od yağdırdığını söylüyor. Diyor ki, gözünde hiç korku yokmuş. Düşmanı hedef seçtinmi bitti, kurşunun boşa gitmezmiş. Savaşa girirken de sanki düğüne, bayrama gidiyormuşsun.

Diyorum ki, keşke şimdi Vatanda olsaydım. Senin kısa hayat hikayeni yakınlarının videolarından değil, kendilerinden duya bilseydim.

Seninle ilgili bu kaç günde kafamda cevapsız kalan sorularıma belki cevap bulabilirdim.

Resimlerinde duruşuna bakıyorum.Onurlu, kartal bakışlı, bir daha tekrar ediyorum, ağabeylerin, kardeşlerin gibi dudaklarında utangac tebessüm.

Sen yakınlarınla 19 yıl birlikte yaşadın, ama öyle bir makama yüceldin ki, fiziken veda ettiğin Vatanda ebedi yaşıyorsun.

VATAN sana oğul dedi, sen de ona ANA dedin.

ANA VATAN sevgisi bütün sevgilerinin önüne geçti. Biliyormusun, bu sevgi sana ilahinin lutfudur.

Demişler ki, “ilahi aşkı büyük olanlar Vatanı canlarından, kanlarından çok severler.

Seni bu aşk Vatan sevdalısı yaptı. Bu aşkın yolunda cismani uzaklığın gözüne dik baktın.

Yiğidim, Yüce Yaradan kalbimde sizlerin aşkını öyledepleştirmiş ki her satrımda yalnız sizlerden yazmak, söhbetlerimde yalnızca sizlerden konuşmak istiyorum.

Kalbım sanki sizleri dünyaya tanıtmak için çarpıyor. İki yıllık bir mesafe oldu aramızda.Benden asılı olmayan nedenler yüzünden.İki yıldan sonra sizleri tek tek bulmaya, tanımaya karar verdim. Sizler benim gücüme güç katıyorsunuz. Her birinizin öyle ilginç ömür yolu var ki…

İyi ki, sizleri tanımak için bu yola çıktım. Bu yol kolay yol değil, biliyorsun. Ama sizin çıktığınız yol kadar zor da değil.

Siz VATAN uğrunda silaha sarıldınız, ben de sizlerin uğrunda bilgisayara sarılmışım…

ÖZGEÇMİŞ:

Arazov Elçin Eldar oğlu 8 Ağustos 2001 yılında Azerbaycan’ın Guba ilinde sade, zahmetkeş bir ailede doğdu.

2019 yılının 1 Ekim tariinde Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin sıralarında askeri hizmete çağrıldı.

Azerbaycan Ordusunun  asgeri olan Elçin Arazov 2020 yılı 27 Eylül tarihinde Azerbaycan Silahlı Küvvetleri tarafından Ermenistan’ın işğali altında olan toprakların azat edilmesi ve Azerbaycan’ın arazi bütünlüğünün berpa edilmesi için başlanan Vatan savaşında iştirak etti.

Sugovuşan’ın düşmandan temizlenmesi uğrunda çatışmalara katılmış.

Elçin Arazov 31 Ekim 2020 yılında Sugovuşan dövüşleri sırasında Goranboy ilinin Tap Karakoyunlu köyü istikametinde dövüş emrini yerine getirirken şehit olmuştur.

Azerbaycanın arazi bütünlüğünün temin edilmesi uğrunda giden askeri operasyonlara katılan ve harbi hisse karşısında konulan talimatların icrası zamanı görev borcunu şerefle yerine getirdiği için Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlhamAliyev’in 15.12.2020 yıl tarihli emrine istinaden Elçin Arazov ölümünden sonra “Vatan uğrunda” matdalyası ile teltif edilmiştir.

Azerbaycan’ın arazilerinin işgalden azatedilmesi zamanı dövüş emirlerini başarıyla yerine getirdiği, düşmanın esas gruplaşmalarının mahv edilmesi, birliğin dövüş kabiliyetinin korunmasında seçildiğine göre Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in 24.06.2021 yıl tarihli emriyle Elçin Arazov ölümünden sonra “Cesur dövüşcü” madalyası ile teltif edilmiştir.

Azerbaycan’ın Sugovuşan ilçesinin işgalden azat edilmesi uğrunda gidençatışmalara katılarak şahsi yiğitlik ve şücaet nümayiş ettirdiğine göre Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in emriyle Elçin Arazov ölümünden sonra “Sugovuşan’ın azat edilmesine göre” madalyası ile teltif edilmiştir.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.