BALIKÇI DÜĞÜNÜ
YUSUF GÖKBAKAN
…
Ağsız balıkçı
Dalgaların müridi..
Yakamozlu pankartlar açmış göğsünün kılcalı,
Kült sevdalara dair.
Başkalarının hayalini taşımaktan,
Usançta bir deniz;
Karar veriyor sığınmaya
Bir tek onun hayallerine temkinsiz.
Şirazeden çıkmış akşamlar yakmaktalar birlikte,
Bir balık
Pullarıyla eşlik ediyor onlara bir de…
Diba gömleğini giyerken sevda.
Oltasız balıkçı,
Ülfet başlangıcı,
Sundurması yıkık bir kulübede
Ant içtiler, tutunarak sicimlere
Bu kutlu bir erek;
Bürümcüklere dolayıp gamı tasayı
Müneccim mumları yaktılar müstakbele.
Ritonlar dolusu tuzlu su içerek …
Ay şerefine.
Zıpkınsız balıkçı…
Sonra birdenbire
Peydah oldu bir denizanası ipekler içinde.
Çömlekler kırdı çakıl taşlarıyla
Uğursuzluğunu alsın diye
Haşmetli sevmelerin.
Ütopyacı şamanlar ısmarlandı hemencecik
Orta Asya ‘nın bozkırlarından,
Teklifsizce dokundu ay tenine bir meltem,
Ertelendi yuğlar,
Tamahkarlığı bırakan bir tacir,
Tecimsiz çeyizler getirdi ikramkârane.
Püreler ikram edildi,
Çalındı kumsalda davullar gümbürdeyerek
Kundakta bir sen sunuldu bana
Sevinç ve vuslata bürümlenerek!
Düş düğünü bu,
Bilmem kim, ne hakla,
Nasıl engelleyecek?