Eve gelişini
önce kalbin fısıldar;
sonra kokusundan tanırsın.
Unutulmaz bir koku sarar her köşeyi—
emeğin, alın terinin,
baba kokusunun ta kendisi.
O koku tüm evi sarmalar.
Oh, nasıl da rahatlarsın…
Güven dolu bir ses yankılanır ardından,
baba sesi bu—
korur, sahiplenir,
başka kimsede olmayan bir tını
kaplar ruhunu usulca.
O ses, doğru yolu gösterir,
yanlış limanlara girmekten korur gemini.
Gemin alabora olursa
engin denizlerde,
kurtarıcı kahramanın olur—
daima senin yanında.
Oh, nasıl da güvende hissedersin…
Ayak sesleri yaklaşır sonra,
ağır ağır, emin adımlarla—
güçlüdür, sıcak,
ve seni içine çeken bir dünya gibidir.
O dünyanın eşiğinden geçersin
çocukluğuna, güvene.
Kapıda beliriverir baban,
koşarsın…
Ve o seni sarar sımsıkı—
dünyanın bütün fırtınalarına karşı
sırtını yaslayacağın bir duvar gibi.
Yıkılmaz, sarsılmaz, hep orada…
Hiç kaybolmayacak.
Essin fırtınalar, gelsin seller,
kaleni kimse yıkamayacak.
Ona biraz daha sokulursun,
kimsenin sana dokunamayacağını bilerek.
Şanslı olduğunu hissedersin,
o yanında olduğu sürece.
Oh, nasıl da mutlu olursun…
En içten duygularınla
kulağına fısıldarsın:
Seni çok seviyorum.
ŞEBNEM ARICI