İbrahim Gezer’in Yeni Kitabı Drama Yayınevi’nden Okurlarla Buluştu
Modern insanın en büyük sancılarından biri: ilişkilerde tükenmişlik, sevgisizlik ve kendilik yitimi… İşte tam da bu çıkmazların içinden seslenen bir kitap: “Aşk-ı Şuride”. Kalemini iç dünyanın aynasına dönerek kullanan İbrahim Gezer, yeni kitabıyla okurlarının kalbine dokunuyor. Drama Yayınevi etiketiyle çıkan bu özel eser, yalnızca bir kişisel gelişim kitabı değil; aynı zamanda duygusal bir yolculuk, içsel bir keşif rehberi.
Aşkın Kırık Aynasında Kendini Tanıma Cesareti
İlişkilerde yaşanan hayal kırıklıkları, fedakârlığın sınırı, güvensizlik ve sevgiye duyulan derin ihtiyaç… Aşk-ı Şuride, bu evrensel temaları herkesin anlayabileceği, sıcak ve içten bir dille ele alıyor. Kitapta, “Gerçekten iyi misin?”, “Sevilirsem yük olurum sandım”, “Kendin olmaktan vazgeçme” gibi başlıklar altında okuyucunun iç sesine tercüman olan bölümler yer alıyor.
İbrahim Gezer, okuruna sadece hitap etmiyor; onunla dostça bir yolculuğa çıkıyor. Zaman zaman sanki bir arkadaşla dertleşiyormuş hissi veren satırlar, ilişkilerde kendini yıpratan, sürekli veren ama karşılık alamayan bireyler için adeta bir aynaya dönüşüyor.
Fedakârlığın Gölgesinde Kaybolan Kimlikler
Kitapta en dikkat çeken yönlerden biri, sürekli “verici” olan karakterlerin ruh hâli. “Sürekli fedakârlık yapanlar”, “Sessiz kalma”, “Sevilmedim, sever misin beni?” gibi bölümler, toplumsal rollerin ve aile içi sevgi eksikliklerinin bireyin ruhunda nasıl yaralara dönüştüğünü gözler önüne seriyor.
Geçmişin izleriyle bugünün ilişkilerine yön veren psikolojik motifler, yazarın empatik anlatımıyla çözümlemeye açılıyor. Bu yönüyle eser, hem bir duygusal iyileşme kitabı hem de ilişki dinamikleri üzerine farkındalık yaratan bir içsel dönüşüm rehberi niteliği taşıyor.
Okuyucusuyla Konuşan Bir Kitap
İbrahim Gezer, Aşk-ı Şuride’de okuyucuyla akademik mesafeyle değil, samimi bir arkadaş gibi konuşuyor. “Kalbin kırık yerlerinden ışık sızar” dercesine, her bölümde yaraya tuz değil, merhem olmayı hedefliyor. Onun dilinde suçlama yok; yargılamak yerine anlamaya, kabullenmeye, onarmaya davet var.
Kitabın en güçlü yönlerinden biri de, okuyucunun yalnız olmadığını hissettirmesi. “Yanlış kişiyi sevmek”, “Geçmişi tozlu raflara terk etmek gerekir”, “Cepte olduğun bir ilişkide sürekli kullanılırsın” gibi başlıklar, birçok insanın kalbine çok tanıdık geliyor. İşte bu tanışıklık, kitabı okur için güvenli bir alan hâline getiriyor.
Drama Yayınevi’nden Duygulara Dokunan Bir Eser Daha
Drama Yayınevi, edebiyatla hayatı buluşturan, içsel yolculuklara ışık tutan kitaplara verdiği destekle biliniyor. Aşk-ı Şuride, yayınevinin bu vizyonuna yakışır biçimde hem duygusal derinlik hem de terapi niteliğinde bir anlatım sunuyor.
İlişkilerde kendine dönmeyi, sevilmeyi beklemek yerine önce kendini sevmeyi, susmak yerine sınır çizmeyi ve vazgeçmektense dönüşmeyi anlatan bu eser; kalbini yorgun hisseden herkes için güçlü bir ses, yol gösterici bir dost.
Aşk-ı Şuride, her okuyucunun kendinden bir parça bulacağı, yer yer ağlatan ama en sonunda ayağa kaldıran bir kitap. İçinde kırıklar olan ama hâlâ ışık saçan herkesi bu yolculuğa davet ediyor.
Dr. Sibel ÇELİKEL