Yazar Nuray KARADAĞ Röportajı

Öncelikle hoş geldiniz diyor ve söyleşimizin başlangıcında bir iki cümleyle sizi tanımak istiyoruz.  Nuray Karadağ kimdir?

Okuma ve yazma tutkunu, polisiye sever, sosyallik ve asosyallik arasında gidip gelen, iyi ve özgün yazmayı amaç edinen biriyim.

Yazmaya nasıl başladığınızdan ve ne kadar zamandır yazdığınızdan bahseder misiniz biraz?

Gençlik yıllarımda başladım yazmaya ancak araya giren çeşitli nedenler veya yazmayı tam amaç edinmemem yüzünden kırkımdan sonra ciddi yazmaya başladım. Altı yıldır aktif yazıyorum. Kısa öykü, roman, deneme, günlük ve novella türlerinde yazdım.

Edebiyat alanında ilk eseriniz nedir ve ilk yayınlanan eseriniz hangisidir?

Cesetlerden Hallice adlı polisiye romanım ilk eserimdir. İlk yayımlanan eserim ise Camdan Gözler adlı öyküm. 

Ailenizde sizden başka sanatın herhangi bir alanıyla ilgilenen var mı?

Aile bireylerinin bazılarında yatkınlık var ancak ciddi anlamda sanatla uğraşan yok.

Sizin için en önemli olan eseriniz hangisidir?

Seçmek çok zor, hepsi önemli çünkü ciddi emek harcıyorsunuz. Cesetlerden Hallice adlı romanım beni çok uğraştırmıştı, belki de ilk olduğu için. Önemliden ziyade ilk göz ağrım diyeyim.

Bir yazar sanatını icra ederken en çok neye dikkat etmeli?

Okumalı, felsefe, sosyoloji, tarih, iyi edebi metinler okumalı, ciddi ciddi okumalı. İyi bir gözlemci olmalı. İnsana, hayvana, doğaya, gökyüzü ve yeryüzüne, derken evrene duyarlı olmalı. En çok kolaycılığa kaçmamaya dikkat etmeliyiz bence.

Kitaplarla aranız nasıldır? En son hangi kitabı okudunuz? En çok tavsiye edeceğiniz kitap hangisi olurdu?

Bir kitap kurdu olduğumu söyleyebilirim. Çocukluğumdan beri sürekli okuyorum. En son yeni romanıma hazırlık yaptığım için Fuzuli Divânı’nı okudum. Tavsiye edeceğim çok kitap var. Erich Fromm’un Özgürlükten Kaçış’ını öncelikle öneririm çünkü özgür olmayan özgür okuyamaz.

Sizi etkileyen şair, yazar veya sanatçılar kimlerdir?

Yerli yabancı çok isim var. Yaşar Kemal, Sevgi Soysal, Gabriel Garcia Marquez, Ahmet Ümit, Nazım Hikmet, Metin Altıok, Sennur Sezer, Bertolt Brecht, Nuri Bilge Ceylan, Alfred Hitchcock, Frida Kahlo, Fazıl Say, say say bitmez…

İyi yazmak için bir formül var mıdır? Yazmak isteyenlere önerileriniz nelerdir?

Herkes kendi formülünü bulur bence. Öncelikle iyi yazmayı amaç edinmek gerek, reklam yapmayı, çok satmayı değil. İyi bir okur, müzik dinleyicisi, sinema/tiyatro izleyicisi, resim gözlemleyicisi olmayı öneriyorum yazmak isteyenlere.

Gençlerimizi edebiyata ve sanata kazandırmak için neler yapılabilir?

Öncelikle eğitim sistemindeki yetersiz ve işe yaramaz yöntemleri değiştirmek lazım. Bunu, yirmi dokuz yıllık öğretmen olarak yazıyorum. Sistemin ciddi sıkıntıları var. Ailelerin evde kitap, resim tabloları, müzik aletleri bulundurmaları, onlarla ilgilenmeleri, çocuğun doğar doğmaz bunları görmesi lazım, diye düşünüyorum. Bunun haricinde, sansür olmamalı. Sansür, zamanla otosansüre dönüşüyor, bu da sanattan uzaklaştırıyor, sanatı güdükleştiriyor.

Sizi okumak isteyen, takip etmek isteyen dostlarımız nerelerden ulaşabilirler?

Cesetlerden Hallice ve Kelle Koltukta adlı polisiye romanlarım sadece internetteki satış sitelerinde bulunuyor. Arada bir hem dijital hem kâğıt baskısı olan Eğitimsen Kadın Dergisinde öykü ve Kadın Günlüklerim yayımlanıyor. Niçin biz, adlı dijital gazetede öykülerim ve denemelerim yayımlandı. Üvercinka, Sunak, Ke dergilerinde ve Niye Özgürlük adlı kitapta öykülerim yayımlandı. Romanlarım hakkındaki değerlendirme yazılarına Ek Dergi, Son Haber ch ve Dedektif Dergi’den ulaşılabilir. Ayrıca Twitter ve İnstagram kullanıyorum.

Şu ana kadar sohbetimizi okuyan ve bizlere eşlik eden dostlara son olarak ne söylemek istersiniz?

Herkese özgür, adil, eşitlikçi, sanat dolu bir hayat dilerim. Sizlere de teşekkür eder, iyi çalışmalar dilerim.