Kelam bilenin dilde de özü şaşmaz
Gönül dili bilen de haddini aşmaz
Fıtrat aynıdır, farklı olsa da karakter
Bundan álá yoktur, ahalide muteber
Bir dost selamı gelir, değişir çehre
Kasaban bile dönüşür büyük şehre
Bilmem ki bu nicedir, bence hâl karası
Onunda adı başka imiş bizde halk arası
Öyle ise….
Yaslanma ey gönül, kırılacak dala
Binme seni taşımayacak sandala
Kem söz ile kemálât savunulmaz
Bir ayna ile ömür boyu avunulmaz
Nár ile oynama ey gönül, yanarsın
Derin açılır yara, için için kanarsın
Her anılan da, damla damla ağlarsın
Aç gözün, seyreyle buna da şaşarsın
Bu ahval ile bir ömür boyu yaşarsın
Hüzünlü çalar bir garibin telli sazı
Dinledikçe sen alırsın keyif ile hazı
Ol kişi yanar,sen görmezsin dumanı
Bir Hak görür onu,bir de kendi yananı
Bu garip bencileyin,deli divane imiş
Sırtındaki hırkası, kefen bilip giymiş
Çaresini tek bir lokman hekim bilse
Binbir dert ile çırpınsan bilmez kimse
Üç hasletim var ki, biri sessizliğim
Vuslata hasret kaldığım sensizliğim
Diğeri ise bir dua ki Hak’ tan isteğim
Yine garip, yine bir akşamüstü öleyim
VUSLATA HASRET…
Aç göğsümü bilsin derdimi Lokman
Dilemesin bu gönül kimseden aman
Yakup SİLAY