Şiirlerimi yorumlayan ve Messengerden bazı kelimelerin karşılığı yok, çok üzgünüm yazan, yabancı dostlarımın düşündürdüğü , kendimi sorgulama şekli;
Bence biz, bizi tanımıyoruz…
İlk baştan söylemek istiyorum, bana milliyetçi diyebilirsiniz, eğer vatanını sevmek, başkasının malına göz dikmemek, doğruyum çalışkanım demek gibi algılıyorsanız eğer milliyetçiliği…..
Bana sosyalist de diyebilirsiniz; eğer paylaşımcı iseniz, parayı amaç değil araç edinmişseniz, çevrenizde o kadar aç çocuklar var iken siz zengin olmadıysanız mesela..!
Çünkü; diğerleri kendine dur diyemiyor, hedefime ulaştım kalanı paylaşayım diyemiyor, neyse onlar bizim konumuzunda, dostluğumuzunda dışında kalanlar.
Son olarak, acılar çekip, yok olmak üzere iken var olmanın mücadelesini veren atalarımızı düşündükçe, üstün nitelikli insan olmanın erdemliğine ulaşmak için de cumhuriyetçi oluveriyorum işte.
Çünkü; Atalarımızda bu üstün nitelikler olmasa idi , biz var olmazdık.
Mavi var, bizim
Yeşil var, bizim
Tarih var, bizim
Kahramanlık var ,bizim
Her mevsim var, bizim
Üstüne üstlük, dindar olduğumuzun göstergesi, gidip gönülden dua ettiğimiz şehit mezarlarımız var , bizim
Bizim olmayan ne var..?
Özel olan ejdadın özel evlatları gibi düşünmek.
Gelelim konumuza; Türkçenin mükemmel bir dil olduğunu farkettim.
Türkçe çok zengin, insanlar fakir.
Hatta bir arkadaşımın paylaşımında okuduğumda çok etkilendiğim bu konunun uzmanı tarafından kaleme alınan aşağıdaki tespitler beni doğrular nitelikte ve mutluluk verici.
“…Anadili Türkçe olan bir kişinin kısa cümlelerle düşündüğü, konuşma anında ise bu kısa cümleleri çeşitli yollarla birbirine bağlayarak karmaşık yapılar kurduğu görüşündeyim. Bu “cümle bağlama eğilimi” bazı konuşurlarda zayıf, bazılarında ise adeta bir hastalık derecesinde güçlü olabilir. Bu son durumda ortaya çıkan dilsel yapılar, insan zihninin üstün olanaklarını en güzel şekilde yansıtıyor. Farklı dil gruplarına ait birçok dili incelediğim halde şimdiye kadar hiçbir dilde beni Türkçedeki karmaşık cümle yapıları kadar büyüleyen bir yapıya rastlamadığımı söyleyebilirim. Biraz duygusal olmama izin verirseniz, bazen kendime “Keşke Chomsky de gençliğinde Türkçe öğrenmiş olsaydı… “ diyorum. Eminim o zaman çağdaş dilbilim İngilizce’ye göre değil, Türkçe’ye göre şekillenmiş olurdu…”
(Johan Vandewalle, çağımız dilbilimcilerinden Belçikalı dilbilimcidir. 35 dil ve lehçe bilmektedir. Gelmiş geçmiş en çok dil bilen Belçikalıdır.)
Yabancı okurlarımın, bu duyguların anlamı biz de yok sen çok derin duygulara sahip bir şairsin dediğinde düşündüm, Türkçe nın derin duygulara sahip olmasıydı bilmeden söylemek istediği aslında ..
Yabancılar bizi ve Türkçeyi onure ederken, biz bizi tanımıyoruz.
Dilaver KARAGÖZ