PALYAÇO’NUN GÜNLÜĞÜ
CEM DAVRAN
283 SAYFA
İşçi-memur aileleri işte, evler küçük, çocuklar küçük, dünya küçük ama insanlar büyük, komşular kocaman, vicdanlar yüzlerce gezegeni taşıyacak kadar iri, diri.
Ankara Kitap Fuarı’nda kesişti yolumuz sevgili Cem Davran ile. Pek çoğumuz tanırız kendisini ya bir dizi karakteri olarak, ya bir tiyatro oyunundan yada sunuculuk yaptığı bir programdan. Kitaplarımızı imzalatırken yaptığımız samimi sohbet sonrası merakla başladık okumaya. “Dağınık zaman dilimlerinden dağınık cümleler” diye bahsettiği, kendi yaşamından kesitleri anlattığı satırları ile aldı götürdü beni/bizi.
Duygudan duyguya koştuğumuz satırlarda eskilere gittik sevgili Davran ile. Doğup büyüdüğü Kasımpaşa sokaklarında dolaştık, mütevazi evlerine konuk olduk. Ailesi ile olan harika bağlarına kalbimi bıraktım. Komşuluğu, dostluğu, kömür kokusunu, sobalı evleri, kan bağından ileri can bağlarını, vefayı hatırladım gözlerim dolu dolu.
Türkiye’nin yakın tarihine de uzandık birlikte. Karanlık günleri, kardeş kanı dökülen o kapkara günleri içim acıyarak okudum hep olduğu gibi.
Şehir tiyatrolarında çocuk oyuncu olarak başlayıp, 1980 yılında henüz reşit olmamasına rağmen özel yetenek maddesi ile önce stajyer sonrada asal sanatçı kadrosuna geçiş hikayesini okurken, pek çok tiyatro ve sinema emekçisine selam verdik.
Gülümseten, düşündüren, sımsıcak, çok samimi bir kitap Palyaço’nun Günlüğü. Kesinlikle TAVSİYEMDİR. Mutlaka okuyun, okutun. Sizde çok seveceksiniz. Sevgili Sevilay ve sevgili TC Gülfiye eşlik ettiğiniz için teşekkürler kızlar Çok özel bir yolculuktu gerçekten de.
Ne zaman verdim bu ismi hatırlamıyorum. Palyaço’nun Günlüğü. Tahminen kırk beş yıldır yazıyorum. Küçük küçük notlar. Bazen tek satır, bazen sayfalarca.
Unutmayın; Palyaçolar hüzün saklar, kahkaha size kalsın diye.
O zaman hiçbir şeyimiz yoktu ama iyi insan çoktu.
En büyük cesaret, iyi kalabilme çabasıdır. Aklınla kalbin kardeş olsun.
Acılar büyütür insanı denir ya duvar yazılarında, sevinçler de öyle, asırlar atlatır insana.
İyi olmak kolay değil ama iyi kalmak çok daha zor, senden bir ömür ister. Bedelini öde ve iyi kal.
Tek bir isyanım var. Daha çok okuyabilir, daha çok yazabilirdim. İşte buna ıskalamak denir, ıskaladım ben! (Veda Ustası dediği bir büyüğünün sözlerinden)
Dostuna para vereceksen borç olarak verme, durumun varsa hediye et. Borç olursa beklersin ödemesini, ödeyemezse hem paranı hem de dostunu kaybedersin.
Ayrılıkları hiç sevmedim. Kim sever ki zaten? En büyük ayrılık babamın ölümüydü. Anladım o an ve usta bir ayrılık uzmanı oldum. Yine sevmiyorum ama denk gelirse doksana vuruyorum topu, gelişine hem de. Bir tek çocukluğumdan ayrılamıyorum, fark ettim bir süre önce. Ona kıyamıyorum belli ki. Mecbur kalırsam ne yaparım bilmiyorum.
İlk çalışmanızı anneniz için yapın ve ona hediye edin. Çünkü bir daha hiç kimse onun kadar iyi davranmayacak size, hiç kimse suyunuza gitmeyecek ve mutlu olmayacak tek bir gülümsemenizle.
LÜTFEN KİTAP OKUYALIM!!!
Arzu ORTAÖREN