Uygar bir kuşun kanadından Minerva,
Adı ya henüz konulmamış
Ya da adı önemsenmeyen bir kuşun kanadından,
Usulca,
Bir tüy düşür, sevdiğinden her şeyi sakınan
Bu kızgın çığlığın şiirine.
Flüt üflüyor Pan
Ergen kızlar lir çalıyor beyazlar içinde.
Kupa pupa çaça…
Bitsin, bitmeli bu kanlı şölen,
Kazınsın, kazınmalı bence
Çıkarılmalı kan rengi literatürden.
Utansın kaçsın, utanmalı simgesi ay olan tanrıça
Uslansın, ışığı ay ve ay kadar olanları
Habire avlamaktan.
Ama değil öyle işte,
Ben beni bildim bilesiye
Bilemekte bıçağını Züleyha,
Leyla ise temreniyle
Uğursuz bir gecenin sözsüz batağında
Cigerleri kanatmakta…
Fonda bir tas,
Mayalanmamış üzüm suyu,
Sarhoş asma.
***
Olan şiire oluyor anlayacağın,
Güzel ah’lar taşırıyorum mısra mısra
Ket vurup tüm düşüncelere,
Duygulara açıyorum özgürlük kapılarını;
Cümbüş eşliğinde
Esaret altında çırpınırken dikenli bir torda.
Bu mudur yani Minerva,
Verdiğin değer aşka!
Elinde kenevir bir torba,
Laneti kıpır kıpır ,
Haddinden çokça zorba
Bir melez tanrıçasın altı üstü sen,
Değilsin Leyla’dan ve Züleyha’dan daha fazla!
Yusuf Gökbakan