Anadolu’da üniversiteleri dolaşıyoruz. Her üniversite savaştan çıkmış gibi… Savaştan çıkmış üniversiteler sadece taş bina vasfında… Profesörlerimiz de bilimin perhizi içinde… Olmayan ilime ve bilime karşı sevgi saygı da bitmiş… Endişe içindeyiz… Üniversiteler, boş geçen günlerle kan kaybetmeye devam ediyor. Çırpınış ve feryadımız bilimle ilmin yokluğuna… Kaybolan ilimle üniversitelerimizin kapıları adeta yosun bağlamış… Yosun bağlamış kafalarda kitaplar yok. Akif ve Nazım’ın kitapları yok. Bu iki yurtseverin gençlere yol gösterme arzusu kütüphanelerin tozlu raflarında… Akif ve Nazım hala kütüphanelerin tozlu raflarında memleket için kavga etmekte… Ama ikisi de hakkını savundukları gençliğin haksızlığına uğramakta. Açıkçası memleket için sarf ettikleri ve harcadıkları zamana acımak gerek… Mesuliyetsizlerin karşısında Akif yobaz kaldı Nazım da kavgacı… İkisi de memleket için mücadele etti… İkisi de farklı cenahlarda mücadele etti. Sağın ve solun farkıyla kendilerini milliyetçilikle yüklediler… İkisi de okununca gelişmesi istenen memleket idi. Memleket evladına kişilik ve şahsiyet kazandırmak içindi. Kişiliklerini feda ederek savaştılar. İkisinde de savaşın derbederliği ve yorgunluğu kaldı. Yorgunluk ve derbederliğe rağmen her zaman genç ve delikanlı… Zorluklarını bildikleri görevi severek edinmiştiler. Edep ve edebiyatla beraber kavgaları hiçte eksik olmadı. Memleketin kurtuluşuna hayatlarını vakfeden oldular. Sefaleti yüklenmiş, maddiyattan ve iyi yaşam şartlarından yoksun kaldılar… Ne yazık ki sefaleti yüklenerek kendilerini insanlığa feda eden ikisi de kitaplarda kaldı.
Benim içimde onların kitaplarının aydınlığı… Yıllar yılları kovalarken, onların kitaplarında aydınlığı aradım. Eğer kitaplarının ışığında intibak kabiliyetim olmasaydı niye arayacaktım ki? Arayıp bulduğum kitaptan dökülen yapraklar. Bilgiyle dolu yapraklar istikbale taşan ümitler. Kitaplara gömdüm ümitlerimi. Ümitlerle gerçekleri yaratmak… Dostlarımı davet edeceğim gerçekler… Ama davetlerim karşılıksız kaldı… Karşılıksız ve başarısız… Don Kişot olacağım nereden aklıma gelirdi. Nereden aklıma gelirdi yel değirmenleriyle savaşmak. İsa Peygamber… İnsanların günahını bağışlatmak için hazret çarmıha gerilmiş. Bu birbirine zıt hükümlerin doğru olması mümkün mü? Kimine göre Allah, kimine göre Allah’ın oğlunu çarmıhında bırakalım. Bırakmasam ne olacak? Yine de herkes kendi mukaddesine sarılmış olacak.
İbrahim AYĞIRCI