Kenan Döner’in Duyulmayan Çığlık adlı kitabı üzerine notlar
Dilek ÖZDEMİR
…
Eşi Naciye küçük çocukları Zeliha, Hüseyin, Halis köyde 2 odalı küçük taş evinde Oduncu Ahmet’in ormandan ağaç keserek kıt kanaat geçinmekteydiler. Köyün varlıklı, imtiyazlı kişileri; Devecilerin Mesut, köyün muhtarı Ali, Jandarma komutanı, ormancı Halil menfaatları için yapamayacakları kötülük yoktu. Köyde kaçak odun kesenlerden el altından para alıp kendileri gizlice ormanda ağaç kesip kamyonlara yüklüyorlardı. Ormanda düzenli olarak kestikleri ağaçlar büyük bir alan oluşup göze çarpmaktaydı. Oduncu Ahmet yetkililere bu durumu şikayet eder. Oduncu ormana gittiği bir gün öldürülüp vücudu baltayla 2 ‘ye ayırırlar. Ormanı da ateşe verirler. Köyün muhtarı Ali Naciye’nin bekarken sevdiği adamla dedikodusu çıkınca plan yaparak Naciye’yi akşamın dar vakti çağırtıp zorla tecavüz edip 10 kadar köyün genç delikanlılarının da tecavüz etmelerini sağlar. Köyde dedikodu dışlanmalardan duramayan Naciye kasabalı yaşlı alkolik biriyle evlenir. Tek umudu kızı Zeliha’nın devlet yatılı okulunu okuyup kendisini kurtarmasıydı. Oğlu Hüseyin çalıştığı tamirhanenin minibüsüyle köye gelip muhtar Ali’yi öldürmesiyle ailenin çektiği acılar katlanır. Ailenin sessiz çığlıkları duyulmayarak yağma, menfaat yüzünden ayrı yönlere savrulmasını, köylünün kendine kötülük sıçramasın diye zengin, imtiyazlı bu kişileri görmezden, bilmezden gelmesi bana acı ve hüzün verdi. Kitabın finali ise beni ters köşe yaptı. Tavsiye niteliğinde.
-
-