Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Çok Bulutlu
10°C
İstanbul
10°C
Çok Bulutlu
Pazartesi Az Bulutlu
11°C
Salı Çok Bulutlu
12°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
13°C
Perşembe Parçalı Bulutlu
14°C

YEŞİL SÜRGÜNLÜĞÜ

YEŞİL SÜRGÜNLÜĞÜ
25 Şubat 2024 14:32
216
A+
A-

YEŞİL SÜRGÜNLÜĞÜ

Yusuf Gökbakan

Kurumuş , kırık kaskatı pasteller arasında
Sonsuzluk üzre bir akşam vakti
Karanlığı höykürürken bir dağ
Yeşil sürgünlüğü benimki.
Kesikti kavuniçi yol çizgileri,
Kesik kesikti kavuniçi kilometre taşları…
Pusulası şaşırgan adımlardaki
O tezatsal tezcanlılığı mırıldanıyordu hicran makamında
Meçhul yıldızlardan kopup gelen kuş sürüleri..

Kanlıydı yıldızlar bu meçhul yolculuk gecesi
Kırmızının ilk tonuydu yansıyan yıldızlardan.
Geceydi, zifirdi, yine de kanlıydı işte
Görmesem de hissediyordum kıpkırmızı,
Mezarlığa dönük hislerimi.
An be an,
Kübik bir ağ örüyordu içten içe örümcekler içime,
Eneze medet çığlıklarım çarpıp ağlara
Gerisin geri dönüyordu içime..
Yol başka boyut, ağ bir başka boyuttu;
Üçüncü boyuttaydım ben, çaresizliğin dibinde.
Oysaki
Ötesinde örümcek ağlarının ip gibi
Dingin bir nehir akıyordu , nazende.

İşte yine anlamsız kelimelerin hepsi.
Kundağındayım gecikmiş bir niyazın.
Tesbih taneleri dağılıyor yola işte yine.
Kıran girmiş lugatlara , zaman öncesi, geçkin..
Silinmiş hücresinden tarihin olanca yazın
Bir tek gözyaşlarım var anlatı için
Hasılası olmayan gözyaşı ve hasat
Boşlukta boğulmuş feryadım feryat!
İçin için…
Boynumda urgan ; tehditkar, kalın.

Nerden çıktı bu aksi yağmur ?
Neden kanla ıslanmıştı serçeler?
Pus dağılmıyor hâlâ, bunca gök yaşına rağmen.
Lizöz giymiş bir kadın silüetinde gölgeler…
Hıncahınç, girift gölgeler…
Ters dönmüş göz kapakları, kirpikleri düşmüş gölgeler…
Süzüldü fırsat bu fırsat
Yazması kundak başı bir hayalet..
Fırsat bu fırsat buz kesti rüzgar.
Titreme düştü amansızca
Yetersizdi omzundaki salak hırka..
Bir kaşkol uzattı yol bekçisi ,
Gurur yapıp uzanmadı elim almaya..
Vurdum pus ortasına adımlarımı
Göze alarak her şeyi, aymazca.

Yenisin yeni bir güman; hevesli, deliresiye
Yazması kundak başı bir kadın ,
Ölesiye ay ışığı doldurma çabasında
Ağzı dar, gövdesi çatlak bir testiye..
Kıvrık dudağında kırmızı bir gülümseme,
Kırmızının ilk tonunda.
Makyaj yapıyor dağa haylaz yalımlar..
Daha bir palazlanıyor alev
Yağmur daha bir yağdıkça..
Bir çizgiye endeksli yokluğum,
Varlığım kavuniçi kilometre taşlarına…

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.