İstiklal Caddesi, o sabah da bildiğimiz gibiydi. Kalabalık, aceleci ve şaşırtıcı biçimde yalnız. Herkes bir yere yetişiyor gibiydi ama kimse bir yere varmıyordu sanki. Taş kaldırımlar soğuktu, gökyüzü bulutlarıyla yüzünü buruşturmuştu. Tramvay gecikmişti biraz. Normalde birkaç dakika bile sürse gecikme, İstanbullu’nun sabrı da sokağa serilir. Kadınlar çantasını karıştırır, çocuklar ağlamaya başlar, yaşlılar mendil çıkarıp homurdanır: “Yine arıza var herhalde…” Ama durağın ucunda oturan adamın hiçbir yere yetişme telaşı yoktu. Kemal Bey… Yalnızdı. Kılık kıyafeti eskiydi ama tertemiz. Saçları özenle taranmış. Ceketinin cebinden bir mektubun köşesi sarkıyordu. Her sabah aynı saatte gelir, tramvay durağının köşesindeki banka oturur, kırmızı tramvayın raylarda süzülmesini izler, sonra usulca kalkar giderdi. O gün de öyleydi. Tramvayın sesini duyunca doğruldu biraz. Elini kaşının üzerine siper etti, yaklaşan tramvaya dikkatle baktı. Gelen aynıydı. Giden hep aynıydı. Ama Kemal Bey binmezdi. Hiçbir gün binmedi. Geçen hafta vatman dayanamayıp seslenmişti: “Amca, hep geliyorsun ama hiç binmiyorsun, neden?” Kemal Bey tebessüm etmişti, bakışları uzaklara kaymıştı: “Ben onu yolcu etmeye geldim, evladım.” Bir söylenti dolaşırdı İstiklal’in köhne duvarlarında: Eskiden tramvaylarda çalışan genç bir kadın varmış. Müesser adında. Beyaz fuları, kırmızı montu varmış. Her sabah tramvaya biner, gülümseyerek selam verirmiş Kemal’e. İşte o günden sonra Kemal Bey, aynı durakta beklemeye başlamış. Önce umutla, sonra sabırla, en son sessizce. Kimilerine göre Müesser bir sabah tramvaya binmiş ama bir daha inmemiş. Kimilerine göre hiç binememiş. Ama her anlatıda, her rivayette, Kemal Bey’nin mektubu aynıdır: Cebinden çıkarır, buruşturulmuş zarfa bakar, sonra da tekrar iç cebine koyar. Mektubun üstünde şu satır okunur: “Dönersen, beni aynı durakta bulacaksın.” İstanbul değişir, tabelalar sökülür, raylar yenilenir. Ama bazı bekleyişler ömürlük olur. Kemal Bey, hala o durakta. Tramvay hala aynı rayda. Ve Müesser… belki bir sonraki tramvayda.
Umut Meriç BERBEROĞLU