VE TALAT VE FİTNAT VE AŞK!..
Ali Rıza Navruz
…
“Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat” romanını Şemsettin Sâmi isimli Arnavut asıllı bir yazarımız yazmış ta 1800’lü yıllarda. Edebiyat tarihçileri, bu eseri “Batılı anlamda ilk Türk romanı” diye de tanıtıyorlar bizlere. Bu eser 1872 yılından başlayıp, 1873 yazına kadar olan bir süre içerisinde Ebu Ziya Tevfik’in çıkardığı “Hadika” isimli gazetede tefrika edilmiş. 1875 yılında da ilk basımı yapılmış kitap olarak. Yazarımız bu romanında; toplumun önemli sorunlarından biri olan görücü usulü ile evliliğin sakıncalarını konu olarak ele almış.
Kitabın arka kapağında kitap hakkında aynen şöyle yazıyor: “Tam anlamıyla acıklı ve tipik bir aşk romanıdır. Duygusallık bu romanda daha ön plana çıkarılmıştır. Hayatında ilk kez âşık olan Talat’ın ve küçük yaşta eve kapatılan Fitnat’ın etrafında cereyan eder olaylar. Sonuçta da içten kabullenilen bir aşkın kabullenilemez sonucu…” Kitabın tanıtımı için güzel ve belki de yeterli bir söz bunlar ama…
Aması var işte! İyi bir okuyucu ve eleştirmen sayılmam ama bu roman beni yeterince tatmin etmedi pek çok açıdan. Acemice yazılmış bir roman olduğunu gördüm öncelikle, teknik yönden de birçok zayıf yönü ortada. Romantizmin bir ürünü olarak görebiliriz belki sadece. Roman kahramanı mâlum kişi, aylarca kızın evine -bayan giysileri giyerek- girip çıkıyor. Ne kız fark ediyor bu durumu, ne de “işleme ustası” Tam bir Türk filmi senaryosu sanki. Durum anlaşıldıktan sonra ise aşkın şiddeti sanki ah’larla, vah’larla ölçtürülüyor: “Ah, ben her şeyi unutacağım. Dünyayı unutacağım. Dünya beni unutacak! Ama siz beni unutmak istemezsiniz. Mezarımı arayın, bulun. Ara sıra ziyaretime gelin, bir Fatiha ile ruhumu canlı tutun.”
Şemsettin Sami’nin bir arzusu var bu romanı yazarken galiba; gerçek hayatı öne çıkarmak! Bu roman, bu arzunun ilk denemelerinden biridir. “Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat” romana doğru giden yolda atılmış sade bir adımdır denebilir kısaca! Sıradan bir kurguya sahip olduğunu da unutmadan söyleyeyim müsaadenizle.
Yazar Şemsettin Sami kitabın son cümlesinde: “Hem zaten kitabın ismi FELAKETNÂME değil ki…” Dese de benim düşünceme göre kitap tam bir felaketnâme olmuş. Ha, bu arada kitabın ismi tam olarak şu anlama geliyor: TALAT VE FİTNAT’IN AŞKI… Ne aşk ama!
S e v m e d i m!..
…
Ali Rıza Navruz