Adını duyunca, hatırlarım
Tarihe dem vurmuş anları
Ve umutları kar altında kalanları,
Zamanın ötesi yok burada
Bir kelepçe vurur gönlüme,
Dinlerken yakılan ağıtları
Kaç kez ayrılmak istesem de, bulurum kendimi yine
Her yıl bu ayda
Sarıkamış’ta…
***
Tarihe bembeyaz bir sayfa açarken.
Yatar karlar üzerinde Mehmetler,
Umutlar, hayaller
Adına ne varsa burada dondu.
Zemheri de kelimeler buz tuttu.
Savunmak için vatanı…
Yurdun dört bir yanında Mehmetler
Tek yürek oldu, sıralandılar Sarıkamış’ta.
Allah’u Ekber dağlarında,
Yürüdü de yürüdüler karlar altında,
Ve hiç birinin ölmek yoktu aklında.
Hava keskin, demirden bir ıslıktı rüzgar
Dondurdu yürekli askerleri bir bir
Önce eller, ayaklar,
Sonra süngüler, tüfekler
Dondu gözler, saçlar, bıyıklar
Kefenleri beyaz karlar oldu
Şehit oldular Sarıkamış’ta…
Kolay değil gitmek,
Bile bile ölüme
Köye hasret, sılaya hasret
Vatana, bayrağa hasret,
Soğuk, kari tipi kesemezdi yollarını
Bedenler kesilince kaskatı
Parmaklar dondu tetiklerde,
Huzuru buldular en son şehadet şerbetinde
Sarıkamış’ta…
Allah’ım bu ne zor bir sınavdı
Eşleri, çocukların gözlü yollarda kaldı,
Beyaz ölüm dört yanı sardı
Ortaya çıktı donmuş bedenler
Ancak karlar erirken.
Doksan bin şehit Mehmet,
Acılı yüreklere biraz merhamet
Bu hazin destan dağlara yazıldı, dayanamadı dağlar.
Dağların bağrı dağlandı,
Yıl 1914…
Sarıkamış unutmaz
Beyaz ölüm destanını,
Karlar altında yatan
90 bin canını…
Yahya KARAKURT / Eğitimci – Yazar