Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
25°C
İstanbul
25°C
Parçalı Bulutlu
Pazartesi Parçalı Bulutlu
27°C
Salı Açık
29°C
Çarşamba Açık
29°C
Perşembe Açık
29°C

Yusuf TOKMUÇ

26 Kasım 1986 tarihinde Adana’da dünyaya gelen Yusuf TOKMUÇ; ilk, orta ve lise öğrenimini doğduğu şehirde tamamladı. 15 yaşında Lise öğrenimi sırasında genetik bir rahatsızlık sonucu görme yetisini büyük oranda kaybetti. Yaşamını az gören birisi olarak sürdürmektedir. 2008 yılında Turizm ve Otel İşletmeciliği ön lisans programını tamamlayan TOKMUÇ, 2009 yılında Alanya’da beş yıldızlı bir otelde çalışma hayatına adım attı. Burada bir buçuk yıl çalıştıktan sonra Milli Eğitim Bakanlığı’nda devlet memuru olarak göreve başladı. Sürekli öğrenmeye ve gelişime olan tutkusu sayesinde, memuriyet hayatı boyunca akademik eğitimine ve kişisel gelişimine önem verdi. Psikoloji, koçluk, insan kaynakları ve iletişim gibi alanlarda birçok kurs ve seminere katılarak bilgi birikimini artırdı. 2014 yılında İşletme lisans, 2020 yılında Sosyal Hizmetler ve Danışmanlık ön lisans, 2021 yılında Engellilerin İş Yaşamı üzerine İşletme yüksek lisans ve son olarak 2024 yılında ise Sosyoloji lisans programlarını başarıyla tamamladı. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarında (STK) aktif görev alan ve almaya devam eden Yusuf TOKMUÇ, yerel bir radyoda eğlence üzerine program ve amatör tiyatrolarda da oyunculuk yapmıştır. Bugün Milli Eğitim Bakanlığı’nda şef olarak görev yapan TOKMUÇ, evli ve bir çocuk babasıdır.

    Okuyan Çocukların Dünyası Hep Biraz Daha Renkli

    A+
    A-

    Bir kitap düşünün. İnce kapağının ardında bambaşka dünyalar saklı. Korsanlar, prensesler, uzaya yolculuklar, maceralar, kahkahalar… Bir kitap, bir çocuğun hayal gücünü alıp bambaşka diyarlara götüren sihirli bir anahtardır. Ama ne yazık ki, biz bu anahtarı çocuklarımıza çoğu zaman uzatmayı unutuyoruz.

    “Kitap oku!” diyoruz. Ama elimizde telefon var. “Kitap çok önemli!” diyoruz, ama televizyon karşısında saatlerce zaman geçiriyoruz. Çocuklar, bizim söylediklerimizden çok yaptıklarımıza bakar. Kitap okuma alışkanlığı da böyle bir şey. Önce biz okumalıyız ki onlar da merak etsin.

    Bir çocuğa kitap sevgisini aşılamak, ona verebileceğiniz en güzel hediyelerden biridir. Kitap okuyan çocuk, sadece kelimeleri değil, hayatı da okur. Farklı bakış açıları geliştirir, empati kurar, hayal dünyası büyür. Ama biz bu hediyeyi vermezsek, büyüdüğünde eksik kalır.

    Sokakta yürürken elinde kitapla dolaşan bir çocuk görmek, kalbimi mutlulukla dolduruyor. Ama bu görüntü artık nadir bulunur hale geldi. Elinde tablet olan çocuklar çoğaldı. Oyunlar, videolar, sosyal medya… Evet, teknoloji harika bir şey ama kitap gibi bir dostun yerini tutabilir mi?

    Bir kitap, sabır ister. Bir hikâyenin içine dalmak, karakterleri tanımak, olayların akışını takip etmek… Bunlar zaman ve emek gerektirir. Ama işte tam da bu yüzden değerlidir. Sabır, odaklanma, derin düşünme… Bunların hepsi kitaplarla gelişir.

    Peki, biz ne yapıyoruz? Çocuklarımızın eline rengârenk kitaplar vermek yerine, “Şu videoyu izle, bu oyunu oyna” diyoruz. Sonra da “Bizim çocuk kitap sevmiyor” diye yakınıyoruz. Kitap okumayan bir evde büyüyen çocuğun kitap sevgisi geliştirmesini beklemek, çölün ortasında çiçek açmasını beklemek gibi.

    Çocuklara kitapları sevdirmek için önce kitaplarla dost olmalarını sağlamak gerekiyor. Birlikte kitapçıya gitmek, sayfaların kokusunu içine çekmek, rengârenk kapaklar arasında kaybolmak… Sonra da eve dönüp birlikte bir hikâye keşfetmek. Bu bir ritüel olmalı.

    Ayrıca, kitapları bir görev gibi sunmak da yanlış. “Kitabını okudun mu?” yerine “Bugün kitabında ne oldu, anlat bakalım” demek çok daha etkili. Çocuk, kitap okumanın bir zorunluluk değil, bir macera olduğunu hissetmeli.

    Kitaplar, çocukların hayal dünyasını büyüten sihirli pencerelerdir. O pencereden baktıklarında farklı dünyalar görür, farklı hayatlar tanır, farklı duygular hissederler. Ama biz o pencereyi açmazsak, onların dünyası hep aynı kalır.

    Bir çocuk, kitaplarla büyürse, büyüdüğünde düşünen, sorgulayan, anlayan bir birey olur. Okumayan bir çocuk ise sadece gördüğünü bilir, duyduğuna inanır. Kitap, hayata bakış açısını zenginleştirir. Biz kitapları ihmal edersek, geleceğimizi ihmal ederiz.

    Bu yüzden, çocuklarımızın eline kitap verelim. Onlara hikâyeler anlatalım, birlikte kitap okuyalım, kitapların büyüsüne kapılmalarını sağlayalım. Çünkü kitap sevgisi, bir çocuğun alabileceği en değerli mirastır.

    Eğer çocuğunuzun kitaplarla dolu, renkli bir dünyanın kapısını aralamasını istiyorsanız, tam da bu noktada kendi kitabım olan “Ebru’nun Renkli Dünyası” harika bir başlangıç olabilir. Ebru’nun görme engelli arkadaşı Zeynep ile olan sıcacık dostluğu, okul arkadaşı Ali’nin farklı ama bir o kadar özel dünyası ve birbirinden güzel maceraları bu kitapta bulabilirsiniz. Hem eğlenceli hem öğretici olan bu hikâyeler, çocuklarınıza farkındalık ve empati kazandırırken hayal dünyalarını da zenginleştirecek.

    Bu kitabı, kitap okumaya yeni başlayacak çocuklara da, çok okuyan kitap kurtlarına da gönül rahatlığıyla tavsiye ederim. Çünkü her çocuğun, kitapların büyülü dünyasında kendine bir yer bulmaya ihtiyacı var. Unutmayın, bir kitap bir çocuğun hayatını değiştirebilir. Belki de o kitap, “Ebru’nun Renkli Dünyası” olur!

    “Çocuklarına kitap sevgisi aşılamayan toplumlar, gelecekte okuyan ve düşünen yetişkinler yetiştiremez.”

     

    Yusuf TOKMUÇ

    Yazarın Diğer Yazıları
    Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.