UMARIM
BİR GÜN
‘OTANTİK(GERÇEK-DOĞRU-GÜVENİLİR-ÖZGÜN) SEVGİ’NİN
NE OLDUĞUNU BİLMEYEN
HIRSLI KADINLAR VE ERKEKLER
YANLIŞLARINI GÖRÜR VE DÖNERLER!
YİNE UMARIM
‘SORUNSAL-SAKINCALI’ OLAN
ŞU ‘SAVAŞ-MÜCADELE-REKABET(-YARIŞ)’TEN VAZGEÇEREK
‘OBJEKTİF & OTANTİK’
OLARAK
‘EN ZOR VE EN ACI VERİCİ’
OLSA DA
‘KENDİLERİYLE YÜZLEŞME-HESAPLAŞMA’YA CESARET EDERLER! DEĞİLSE ZATEN DÜNYA İNSANLIĞI
‘HIRS-SAVAŞ-MÜCADELE-REKABET’ ZİHNİYETLİ
KÖTÜCÜL;
KARANLIĞIN KALLEŞ BEKÇİLERİNİN EGEMENLİĞİ ALTINDA
İNİM İNİM İNLİYOR!
“Hırslı kadınlar ve erkekler sevginin ne olduğunu bilmezler
Ve biz hırslı insanların egemenliğindeyiz…”(1)
(Juddi Krishnamurti)
Sosyal Medya; facebook’tan bir arkadaşım(Emine Çekmez), kadim gönül dostum Sare Çankaya’nın bir paylaşımına düştüğü notu(yorumu)nda şöyle der: “Hırs bana yakın duran bir duygu… Varolma biçimi gibi, mücadele demek; seviyorum mücadeleci insanları…”(2)
Âcizane size; “hırs” yerine, “azim” ve dahası, kökü “cedel”den gelen “mücadele” yerine de, “cehd & sa’y-ü gayret”i öneririm.
Zira “hırs ve mücadele” kavramı, “akıl operatörü(işletici-sürücüsü)nden ‘sepere’(*) olamamış (ayrışamamış-müstakilleşeme-miş) dominant(başat-baskın) ego(benlik) tandanslı(eğilimli)-endeksli” iken, “azim ve cehd & sa’y-ü gayret” kavramı ise “otantik sevgi & akıl tandanslı-endeksli”dir.
(*)[“Seperasyon(séparation)” ve/veya “sepere” olmanın anlamı; “ayırma-ayrılma-ayrışma; müstakilleşme(öz-gürleşme)” demektir. “Sepere(séparé-separate)” olmanın anlamı da; “ayırmak-ayrılmak-ayrıştırmak-ayrışmak-ayrı; müstakil, öz-gür olma”… Unutmayınız; akıl ve ego operatör’ü birbirinden ayrışmazsa yani “seperasyon” geçirmez; “US(-AKIL)”, “EGO(BENLİK)”ten ayrılmazsa benlik, akıl-us rehberliğinden yararlanamaz!]
Emine Çekmez: “Söylediklerinize katılmamak mümkün değil; dikkatli, yerinde ve doğru, çok güzel ifade ediyorsunuz. Ama affınıza sığınarak ben tüm anlatımınıza hırslı olmayı ekleyeceğim. Bana olumsuz gelmiyor hırslı olmak, hatta kişi için yıpratıcı olsa bile azim, çalışma ve disiplinin ateşleyicisi diye düşünüyorum.”
Zeki Coşkunsu: “Öncelikle yorumuma katıldığınız için teşekkürler… Ben yine de ‘hırs’ yerine, ‘azim’ diyorum. Hırs -bir takım çıkarlar sağlasa da- bünyesinde gerçekten ‘olumsuzluk’ barındırır. Ama ‘azim’ öyle değil…! ‘Azim-çalışma ve disiplin’i hırs ateşler ateşlemesine de, kendine(sahibine) çok zarar verir. Oysa bunun yerine, -içinde zarar barındırmayan- bir başka ‘ateşleyici-hızlandırıcı(-katalizör)’yı öneriyorum; o da ‘otantik sevgi & akıl ateşleyicisi-hızlandırıcısı(katalizörü)’…! İşte bu ateşleyici ‘azim’le de uyumludur; ‘hırs’la değil…!”
Genelde yaygın, ama bana göre yanlış kullanımıyla “insanın en zor ve en acı verici savaşı, kendisiyle olan savaşıdır!” denilir.
Her ne kadar “insanın kendisiyle savaşı” şeklinde yaygın bir biçimde dillendirilse de buna, “savaş(kıtal)”, “mücadele(cedelleşme)” ya da, “kompetisyon”, yani bir “rekâbet-yarış” demek yerine, “kendisiyle yüzleşmesi-hesaplaşması; kendisini objektif(nesnel) & otantikçe sorgulaması” vb. tür ifadelendirme çok daha uygun ve yakışık alır.
Zira buna karşın ve “hırs”ın yanı sıra her “üç kelime-kavram [savaş-mücadele-rekâbet(-yarış)]” da, “sorunsal-sakıncalı” olup “akıl operatörü(işletici-sürücüsü)nün ‘ego opreratörü’nden ‘sepere’ olamadığı, yani ‘ayrışmadığı-müstakilleşmediği’ dominant(başat-baskın) ‘ego endeksli-tandanslı(eğilimli)’dır!”
Yine dahası, şu üç “savaş-mücadele-rekabet(-yarış)” kelime-kavram da, “hırs” kavramı gibi “sorunsal-sakıncalı” olup “akıl operatörünün ‘ego opereratörü’nden ‘sepere’ olamadığı, yani ‘ayrışmadığı-müstakilleşmediği’ baskın ego tandanslı-endeksli”dır!
Eğer biri çıkar da şu “üç kelime-kavram”a; “savaş(kıtal)”, “mücadele(cedelleşme)” ya da, “kompetisyon”, yani bir “rekabet-yarış”ı yeğler ve savunursa ona bir çift sözüm var:
Peki, bu her üç kelime-kavram[“savaş-mücadele-rekabet(-yarış)”] da, “sorunsal-sakıncalı” olup “akıl operatörünün ‘ego opereratörü’nden ‘sepere’ olamadığı, yani ‘ayrışmadığı-müstakilleşmediği’ baskın ego endeksli-tandanslı” olduğu halde, öyle mi!?
Neden tüm bunların yerine, “en uygun-uyumlu-tutarlı; koheran-konsistan olan ve yakışan” şunu seçmiyorsunuz? Yani “insanın kendisiyle ‘yüzleşme’si-‘hesaplaşma’sı; kendisini ‘objektif(nesnel)’ & ‘otantikçe sorgulama’sı”…
Tersini düşünleri, objektif ve otantikçe düşünmeye ve bunu dikkatinize kaldırmaya davet ediyorum.
Herkese nice “objektif & otantik” olarak, “en zor ve en acı verici” olsa da, “kendisiyle yüzleşme-hesaplaşma” dileklerimle…!
NOT: “Antr parantez(entre parenthèses: parantez içinde)” tam da yeri gelmişken Hindistan asıllı düşünür, konuşmacı ve yazar Juddi Krishnamurti (1895-1986), “bilgin”liği yanı sıra 20. yüzyılın en önde gelen “ârif-bilge”leri arasında ilk üçe girer. Kendisini de düşünceleri-iç görülerini de çok beğenirim.
Son tahlilde, işte ben de bu yüzden demiştim: “Umarım, bir gün otantik(gerçek-doğru-güvenilir-özgün) sevginin ne olduğunu bilmeyen hırslı kadınlar ve erkekler yanlışlarını görür ve dönerler! Yine umarım, ‘sorunsal-sakıncalı’ olan şu ‘savaş-mücadele-rekabet(-yarış)’ten vazgeçerek ‘objektif & otantik’ olarak, ‘en zor ve en acı verici’ olsa da, ‘kendileriyle yüzleşme-hesaplaşma’ya cesaret ederler! Değilse zaten dünya insanlığı ‘hırs-savaş-mücadele-rekabet’ zihniyetli, kötücül; karanlığın kalleş bekçilerinin egemenliği altında inim inim inliyor!”; ve’s-Selâm…!
NOT: Dinlerdeki “azim” kavramının içeriği ile benim kastettiğim aynı değil! Dolayısıyla “dinî bir öğreti” olarak bahsi edilen “azim”le benimkisini lütfen, karıştırmayınız! Benimkisi “dini öğreti”ye değil, “bilimsel bilgi & verileri”ne dayanır-yaslanır; aman ha, DİKKAT!!! “Hırs” ile “azim-kararlılık” bilim literatüründe farklı kökten kaynaklanır ve içerikleri de aynı değildir!
(1) Bkz. KRISHNAMURTI, Juddi; “Sevgi Ve Yalnızlık Üzerine(Toplu Eserleri-7)”, -çev., Elif Özbaş-, Ayna Yay., İstanbul, 2000.
(2) Bkz. ÇEKMEZ, Emine; 04.04.2023 tarihli, Sare Çankaya’nın paylaşım yazısına düştüğü notu(yorum), https://www.facebook.com/kasamu13. (Erişim Tarihi: 04.04.2023).