Sayfa Sayısı 148
Yazardan okuduğum ikinci kitap olup bunun beni Kira Kiralina kadar etkilediğini söyleyemem. Bu eser, Arkadaş adı ile de yayınlanmıştır. Panait Istrati’nin anadili Rumence olmasına rağmen,tüm eserlerini Fransızca olarak yazmıştır. 37 yaşında kendini yalnız hissettiği için intihar girişiminde bulunan yazarın belki de zaman zaman mutsuz yaklaşımları romanlarına yansımış olabilir. Rumen yazarın bana gore karamsar bir dili olduğunu söyleyebilirim. Her iki okuduğum kitabı da bana aynı şeyi düşündürdü. Birçok kişiye gore şaheser olan bu romanın ben abartıldığını düşünüyorum.
Romanımızın kahramanı Adrien’in, Mihail ile dostluk kurma çabasına tanık olduğumuz kitap, okurken ilk başta sizi içine çekmiyor sanki. İlerledikçe konuya hakim olduğunuzda ise gerçekten ne güzel yazmış diyorsunuz. Yazarın kendini ifade edişi mi bu şekilde, ben mi böyle anlıyorum ama başlarda okuyayım da bitsinden aman ne olur bitmesin dediğiniz bir konu içinde buluyorsunuz kendinizi. Okuduğunuzda bence çok fazla yadırgayacağınız olay, Adrein’in Mihail ile arkadaşlık kurmak isteyişindeki ısrarı olacaktır. Mihail’in kendisini çok fazla sakınarak uzak durması karşısında, Petrof’un arkadaşlık konusunda son derece sıcakkanlı olması, buna rağmen Adrein’in Mihail takıntısını hayretler içinde okuyacaksınız. Neden ısrarla bu kadar arkadaş olmak istemesine anlam veremeyeceksiniz. Belki de karşılıksız, koşulsuz sevgi karşısındaki duruşuna hayran kalacaksınız. Mihail ile dost olabilmek için zaman zaman annesini yada nişanlısını karşısına alması, size bazen abartılı bile gelecektir. Mihail son derece temkinli biraz da uzak duruşuyla insanın sinirine dokunmuyor değil.
Karşımda olup Adrein’in neden bu kadar ısrarcı olup dost olmaya çalışmasını sormak isterdim. Sanırım kitabın başından sonuna kadar devam eden bu ısrarcılık beni biraz sıktı ve okurken yordu. Kendime şunu sordum biri bana bu kadar koşulsuz dostluğunu sunmak istese ben kendimi geri çekip uzak mı durmak isterdim yoksa kollarımı sonuna dek açıp sarıp sarmalar mıydım? Sanki Mihail’in bu kadar çekimser tavrı bana biraz şımarıklık gibi geldi. Peki siz ne yapardınız? Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bence okuyup karar verin. Hatta yorum yazın gerçekten merak ediyorum düşüncelerinizi. Dostça, kitapla kalın.
Alıntılar
*Çivi sandığında balık yaşar mı hiç(S.37)
*Yoksulluk,yaşamı olanaksız kılan gerçek yoksulluk,benim gibi kılıksız ve pasaklı olmak değildir,sevdiği yaşamı sürebilmek için bütün olanaklara sahipken insanca yaşayamayan adamın korkunç durumudur.(S.54)
*Kuş için kanat neyse, zihnimiz için de edebiyat odur; ama kuşun hiç şaşmadan uçabilmesi, kanatlarına değil, yanılmayan bakışlarına bağlıdır.(S.55)
*Herhangi bir giz senin içinde hapis kaldığı sürece, kölendir. Ama başkasına açtığın an, sen onun kölesi olursun (S.146)
Ebru OLCAY IŞIK