Hiç merak ettiniz mi kim olduğunuzu. Cebinizde taşıdığınız kimlikler mi, sıraladığınız diplomalar mı yoksa kişiliğiniz misiniz?
Sürekli dahil olduğunuz yerler var. Kimlik üzerine aldığınız kimlikler bulunmakta. Her yerde adınız geçiyor bir şekilde.
İnsanları nitelemek için bunlar da gerekli olabilir ama sizi tam olarak yansıtıyor mu düşünmek gerekli.
Kimlikler aitlik göstergesidir. Diplomalar ve sertifikalar da nitelendirme ve unvanlar için gerekli.
Sizi anlatanlar tabi ki kimliğiniz ve unvanınızla anarlar; bunların dışında da kişiliğinizle anmaları gerekir.
Yaptığınız bir icat, uğraş, yenilik veya iyilikle anılmak dururken; adınızın önüne getirilen bir dizi nitelemelerle biliniyorsanız hayatı sorgulama vaktiniz gelmiş demektir.
Hiçbir şeyiniz yoksa sanat veya zanaatınız var. “Kalemin efendisi”, “… ustası” diye konuşulmak var.
Herhangi bir yerde herhangi bir şekilde insanlık için yaptığınız güzel işler de mutlaka bulunmaktadır. Bunlarla ön plana çıkmak paha biçilemez.
Unvanlar ve kimlikler sizin karakterinizi ve hangi durumda nasıl davranacağınızın göstergesi olmazlar. Sadece bunlara güveniliyorsa içimizdeki yabancıdan başka bir şey değilsiniz.
Kalbinizin iyiliği ve kötülüğü de yaptığınız işlere göre bilinemez. Safınız adınızın önüne gelen niteliklerle ortaya çıkmaz.
Bir bakmışsınız bir gün sadece bir “Hiçsiniz”. Sizden geriye ne kalacak onları düşünmeniz gerekli.
Bir kahraman olarak ölümsüzlüğe kavuşmaktansa kimlikleriniz ve unvanlarınızla birlikte yok olmaya mahkumsunuzdur; kişiliğinizle ön olana çıkmadığınız sürece.
Herkes tarafından bilinen insanlara bir bakın; halka mal olmuşlardır. Ya güzel bir söz söylemiştir ya topluma yararı olmuştur.
Tabi kötülüğü ile ünlenenler de olmuştur ama siz yine iyi kalınız.
Kısacası insan olarak kalmak, insanlıktan çıkmamak gerekli gerekli.
Şimdi varın siz düşünün: Kimsiniz siz?
Yazar Betül FIRAT