KANATLAR
DEAN R. KOONTZ
284 SAYFA
Fuiyta-fuiyta-fuiyta! Kanatlar. Kanat çırpma seslerini duyuyorum. Kanatları hissediyorum.
Kimilerinin medyum, kimilerinin öngörücü, kimilerinin hisleri kuvvetli dediği Mary Bergen; bazen gördüğü rüyaların bazen de bulunduğu ortamın etkisiyle işlenen cinayetleri bilmektedir. Katille telepatik bir bağ kurarak, zihninde canlandırmakta ve yakalanması için emniyet teşkilatına yardımcı olmaktadır. Telepati, gizli güçler, ruhlar, öngörüler ile ilgili köşe yazıları ve kitaplarda yazan Mary’nin en büyük destekçisi eşi Max ve abisi Alan’dır. (Bu arada Max ve Alan birbirlerinden hiç hoşlanmıyorlar)
Son günlerde zihninde korkunç cinayetlere tanık olmakta fakat katilin kim olduğuna dair hiç bir fikre sahip olamamaktadır. Bu duruma bir anlam veremez Mary, çünkü ilk kez yaşadığı bir durumdur bu. Katilin yüzünü zihninde her görmeye çalıştığında açıklanamayan olaylar yaşamaya başlar. Martıların saldırısına uğramak, bazı nesnelerin kendi kendine hareket etmesi gibi.
6 yaşında yaşadığı ve bilinçaltına sakladığı bir travma sonrası ortaya çıkmıştır bu psişik güçleri. Zihninde gördükleri ve son dönemde yaşadığı anlamsız olaylar öyle yorar ki Mary’i psikolojik destek almaya başlar. Artık iyice yorulmuştur yaşadıklarından ve “neden ben?” sorusuna cevap bulmaktır bir yandan da bu terapilerin nedeni. Terapisti küçük yaşta başına gelen travmayı hatırlarsa bazı sorularına cevap bulacağında ısrar etmektedir.
6 yaşında ne yaşamıştır Mary?
Kim olduğunu anlayamadığı katil kim?
Sürekli duyduğu kanat sesleri ne anlama geliyor?
Yine heyecanla ve bir solukta okuduğum bir hikayeydi. Hiç beklenmedik şekilde gelişti olaylar. Fakat tahmin ettim Mary’nin zihnini bulandıran katili Yazarın kalemi gerçekten oldukça güçlü. Gerilim ve fantastik öğelerin birleştiği müthiş bir hayal gücü. Basılı pek çok eseri var dilimize çevrilmiş (benim bildiğim 70’in üzerinde), bir kısmını kitaplığıma ekledim ama ne yazık ki bazılarının basımı yok. Umarım yeniden basılır ve ulaşabilirim eksik kitaplarıma. Bu tarz seven dostlara kesinlikle tavsiyemdir.
Ben bu katilin peşine düşmezsem sonunda o benim peşime düşecek.
Kendine işkence ediliyormuş gibi hissediyordu. Tek istediği biraz huzurdu. Tek istediği rahat bırakılmaktı. Tek istediği bu olayı bitirmekti.
Bu gece havada bir kötülük kokusu aldığından emindi.
Tanrım, yaşamak zorunda kaldığım bu hayattan bıktım usandım. Durmadan şiddet görmekten ve engelleyememekten bizar oldum. Masum insanların başının derde girdiğini görüp de yardım edememek mahvediyor beni. Cesetlerle, işkence edilen kadınlarla, dövülen çocuklarla, kanlarla, silahlarla dolu bir hayattan bezdim artık.
Ben yalnız kalmaya karşı korunmak istiyorum. Yalnız kalmaktan korkuyorum. Birçok insanın beni sevmesine ihtiyacım var. Bir sürü insan beni severse, hepsi aynı anda gidemezler.
Belki kötü olamamak, kötü şeyler yapamamak elinden gelmiyordur. Belki kötü doğmuştur. Kötülük her zaman öğrenilerek gelmez.
Acıyı ben verdim, sen de dayandın. Acı birleştiriyor bizi. Sevgiden çok daha sağlam bir çimentodur acı.
Deriden kanatlar onu sarmış gibi geliyordu Mary’ye. Adaleli kanatlar… Ondan sıcaklık çeken, sıka sıka canını çıkarmaya hazırlanan kanatlar.
LÜTFEN KİTAP OKUYALIM!!!
Arzu ORTAÖREN