Yazı-Der kurucu üyelerinden Nezihe Şirvan’ın kaleme aldığı, Ata tohumlarının ve Türkiye’deki tohumculuğun geldiği/getirildiği son durumu anlatan bir araştırma kitabı…
Bu kitaba gelinceye değin, konu hakkında az çok bir bilgiye sahip olmakla birlikte, bu kitabı okuduktan sonra daha detaylı bilgilere sahip oldum.
Önüne gelen kanunları, kılı kırk yararak imzalayan zamanın Cumhurbaşkanı Necdet Sezer, bu kanunu nasıl olmuş da onaylamış; çok garibime gitti doğrusu…
Yüz yıllar öncesinden, her ekim dikim döneminde kullanılan Ata tohumlarının yerini; sadece bir kullanımlık hibrit tohumların aldığını duymuştum.
Her geçen yıl fiyatları artan bu hibrit tohumlarının, bir başka özelliğinin de önerilen gübre ve ilaçları, yine önerilen oranlarda kullanmadığınız takdirde; verimin düşük olacağı gibi özellikleri vardı ki, üreticiye nefes aldırmazdı…
Çocukluğumuzda mutfakta hazırlanan çoban salatasının, cacığın kokusu sokağın öbür ucundan hissedilirdi. Evlerin arka bahçelerinde acıktığımızda yediğimiz salatalık/hıyar kokusu ta eve dek uzanırdı…
Bu kitabı okuduğunuzda, gelinen son noktayı gördüğünüzde, biraz üzüleceksiniz!.. Dikkatle okuduğunuzda, çaresiz de olmadığınızın farkına varacaksınız. Kitapta doğrudan dile getirilmese de ben; ‘’ÇARE SİZSİNİZ!’’ iletisini aldım.
Adından gurur duyduğumuz Oktay SİNANOĞLU, konuyu şöyle özetlemiş: ‘’Önce tohumu sattılar, bu yeni tohum böcekleri çekti. Böceklerden kurtulmak için, al ilacı dediler. Bunu yapanlar hep aynı şirketti…’’
Hibrit tohum kullanılarak ekim, dikim yapılan araziler üzerinde arıların dolaşmadığı, kelebeklerin uçmadığı gerçeği; konuyu özetlemeye yetmiş. Çarenin Atalık tohuma dönmek olduğu da özellikle vurgulanmış bu kitapta…
Salih KOÇ