Tüm kişisel gelişim kitapları, hatta yaşam koçları ve bu konuda uzman akademisyenler,
“Önce Sen” der. Sizce neden?
Bana göre, kendimize değer vermediğimiz sürece; kendimizi sevemeyiz, kendimizi sevmediğimizde de insanları sevemeyiz ve ne kendimize ne çevremize faydamız olamaz.
Keza uçak seyahatlerinde; uçuş öncesi yapılan anonsta, herhangi bir acil durum olduğunda, başımızın üstünden otomatik olarak düşüp, açılan oksijen maskelerini önce kendimize, sonra çocuğumuz veya yakınımızdaki kişiye takmamız istenir.
Bu anonsa istinaden, önce kendimizi düşünmek bencillik değil, yanımızdakilere ve tabii ki kendimize de faydamızın dokunması içindir. Hayatî önemi olan bir anonstur.
İnsan ilişkileri oldukça girifttir. Burada kastettiğim, çapraşık, iç içe geçmiş ve karmakarışıklıktır. Objektif ve empati kurarak bakmak tabii ki gereklidir ama ya bu anlamda sübjektif olamıyorsak, kendimize haksızlık etmiş olmaz mıyız? Bir şeyler eksik kalmaz mı?
Devamlı empati kurmak ve objektif bakmak, kendimize haksızlık olabileceği gibi, devamlı sübjektif olmak da karşı tarafa haksızlık ve yerine göre saygısızlık olabilir. O nedenle bana göre burada anahtar kelime; denge olmalıdır.
Bu anlamda dengeyi sağlamak oldukça güç olacağından, anlaşmak ve uzlaşmak adına her iki tarafın da belli bir bilinç ve bakış açısı olmalıdır. Ne kendimize ne de karşı tarafa haksızlık etmemek aslolandır. Bununla berber ‘Alma-verme’ dengesi de özellikle ikili ilişkilerde çok önem taşımaktadır. Aşırı verici olmamak ve aynı zamanda sürekli talepkâr da olmamak gerekir. Aksi durumda sıkıntı ve hayal kırıklıkları kaçınılmaz olacaktır.
Jean Christophe Grange’ın dediği gibi;
“Hayatınızda denge sorunu varsa etrafınıza dikkatlice bakın. Muhtemelen birini yanlış bir yere koymuşsunuzdur”
‘Denge ve Değer’ iç içe geçmiş kavramlardır. Ve yine ‘alma-verme’ dengesi girer işin içine… Buradan yola çıkarsak da değer vermek ve değer görmek için, ayrıca kendi hayatımızın da dengede olması için ‘insanları’ hayatımızda doğru yere koymalıyız.
Bazen en yakın çevremizde hatta ailemizde dahi denge sorunu yaşarız ve başarmak zor olsa da bakış açımız bu yönde olmalıdır. Denir ya hani “Seni en çok sevdiklerin acıtır” diye, hak vermemek elde değil. İlişkilerimizde, iletişim ve yaşam sürecinde kendimizi de “Ben ne kadar haklı ve/veya doğruyum” diye tartmak bu anlamda önem taşır.
“İyi olmak kolaydır, zor olan adil olmaktır” der Victor Hugo. Gerçekten de öyle.
Karşımızdaki ne kadar yakınımız olursa olsun; davranış, tutum ve tepkilerimiz ölçülü olmalıdır. Ancak bu anlamda ilişkiler sağlıklı ve geçim mümkün olabilir.
Duruşumuz kararlı ve gerekirse mesafemiz çizilmeli, terazi dengede kalmalıdır.
Gülenay GÜNEŞ
O kadar güzel bir yazı olmuş ki emeğine sağlık canım. Gerçekten dengeyi sağlamadığımız sürece fazla empati bizim kendimizden ödün vermemize neden olur. Tam tersi durumda da karşı tarafa saygısızlık yapmış oluruz. Sınırları iyi belirleyebilmek çok önemli. Seni en çok sevdiklerin acıtır sözü de öyle doğru ki. Üstüne diyecek tek bir söz bulamıyorum. Kalemine kuvvet canım.