Çocukken, dünyayı yeni yeni kavramaya başladığım yaşlarda, yolda, sokakta, orada burada gidip gelen, koşturan insanlara bakar düşünürdüm: Nereye gidiyor bunlar?.. Bu telaş nedir?.. Kimi kaygılı, kimi kararlı, mutlu, gamlı gamsız, kimi sorunlara boğulmuş; kısacası yaşama çabasıyla sürüklenen onlarca insan, onlarca farklı özellikte kişilik akıp gidiyordu… Ne güzellik değil mi? ...
ÖLÜMÜN KORKUSUGeldiğini istemeden de hissedersinİçinden bir şeyler koptu sanırsınHem de ne kopuş..Kızgın demirle dağlanmış gibi olursunKalbinin tiktakları da Dört naladırGözlerin,senden uzaklara kayarAğlar,vahlar,dudaklara gelirO dudaklar sa,kurumuş çöl gibi olur.Boncuk boncuk terler,hücuma geçerZaman,o terler içinde,tükeneceklerİşte o anlar da,Yusuf Yusuf başlarBak bakalım,onca mal,mülk,ne işe yararO hayalini kurduğunu Huriler var yaO an onları düşünemezsinSıraya...
İnsanları anlamak ve çözmek için uzun bir ömür gerekir, yine de insan oğlunu anlayamazsın çözemezsin de insanların huyları soyları artık eskisi gibi değildir. Bir söz versin sözün de dursun, sözün de duran insanlar yok bin de iki çıkar ve ya çıkmaz da günümüze baktıkça sözünün eri tanımı çok eskiler de...
Denizleri deterjan ile yıkadın Tüp ile trol ile avlandın Ne yuva nede Yavru bıraktın Torunlarına bir şey bırakmadın Çin atasözü şöyle der ki Biz geleceği Torunlarımızdan aldık emaneti Unuttuk bu güzel sözü Geleceği gelmeden Hiç düşünmeden Yok ettik hep bir elden Emanet demeden Ağaçları kestik Ormanları yakıp yıktık Dereleri kuruttuk...
Maziden gelen sesler: Halide Halid Kibarlık, saygı görgünün temelidir Onunla doktor İsmayıl Güler’in vasıtasıyla tanıştım. O zamana kadar adını Türkiye basınından biliyordum. Birkaç röportajını izlemiştim. Şahsen evlerinde, samimi bir ortamda tanışmış oldum. İnsanın, hayatın tüm zorlukarına göğüs gererek başarıya ulaşması, tüm badireleri atlatması için yeteneği, aklı, bilgisi, sorumluluğu ile...
Daha ömrümüze karanlık çökmüş, Bahtın güneşinin gurup vaktidir. Ben de kaybolmuşum bu karanlıkta, Şu an bu gecenin garip vaktidir. Ben kopamıyorum geçmişten daha, Geçiyor anılar bir-bir hayalden. Fikirler, kaygılar yedi içimi, Sabah açılsaydı, dururdum erken. Biraz uyalardım işle kendimi, Biraz unuturdum derdi, falanı. Bu gecə bu kadar dert çektim, yeter,...