

Gördüklerimi duyduklarımı irdeleyip kötü olanla alay ederek, iyi olana saygı duyarak ben en çok kendimi yazarım.
Aslında okuyucuya nara atarak ben// biz// hepimiz buradayız derim…
Yetim büyüyen çocuktum ve annem olmadığı için hayır kelimesi daha altı yaşındayken zihin alfa bemden silinmişti, sanırım ömrümün sonuna kadar da alfabeyi eksik bileceğim.
Şimdi bir tek insana güveniyorum o da kendim, ne kadar çok eleştri alsamda bana annemin ölümü verdi güzel karakterimi.
Belki bir çok hatalar yaptım ama tüm hataları ben yapmadığım kesin, o yüzden herkese diyorum ki; gelmeyin üzerime gidin üzerinize!
Bak nasıl önünde gözlerimin
Gidiyor azar azar ömür
Kırılan ve ağırbaşlı kalbim nasıl, tutsağı oluyor eksik kelimenin.
Öğrenemedim hayır diyemem ben!
Görüyorum vuruyorlar oradan, parçalıyorlar, eziyorlar tam oradan beni.
Bazen içine çekiyor beni bir acımasızlık, böyle ol, böyle ol…
Sonra alfabemden eksik kelime;
Asla bu böyle değil, böyle olamaz diyor.
Bu anlarda;
Gökyüzüne bakıyorum, bazen de üşüyen paltosuz yüreğimle mavi deniz kenarına atıyorum kendimi…
O anlarda İçimden diyorum;
Bak nasıl
Parlak yıldızlar nasıl da yaşıyor gece de ve katili gün ışığıyla kavga etmeden nasıl köşesine çekiliyorlar.
Ve sonra deniz kenarım, sana geldim, yıpranmış duygularımla Kötülük diyarından sana sığındım diyorum.
Şimdi bir kaya üzerindeyim, bedenimi burada dinlendirirken,
hayallerimi, çocukluğumu Sinop Mendirek semalarına yolcu ediyorum.
Karanlığın içinden geçerken gökyüzünde beliren ay’ da çok özlemiş belli ki beni takip ediyor.
Bizi bağrına basıyor Deniz !
Uzaklardan geldiniz yorulmuşsunuzdur oturun şöyle iskeleye karşı dert siz de derman ben de….
Ay az öte de tepeden denizi seyrediyor bakışıyoruz deniz yüzeyinden sizi dinliyorum dercesine utangaç göz kırpmasını bizden esirgemiyor.
Sırtımı dönüyorum liman içinde tarihi yalı kahvesine, kucaklaşıyorum dalgalı denizle, tek sığınağım derdimin dermanı….
Dinle bak !
Geldim dertlerin, yalan yaşamın içinden kaçarak.
İçindeyim, acılarla bezenmiş uzun bir ömür geldiğim
Yaşadığın her karanlıktan daha uzun
Dinle;
Nasıl sınandım bu karanlıklarla
Kötülüklerle yoğruldum hamur olup hoyrat ağızlarda çiğnene kadar…
Seninleyken ne kadar temizdi toprak, üzerinden geçtikçe çamur bulaştı, ne de olsa insan topraktan yaratılmış ve büyüdükçe kirlenmiş.
Ah be mavi denizim!
Sana geldim temizlenmeye
Şu ayaklarımdan başlayıp başıma doğru sür suyunu, hatta kalbime, yüreğime gir, damarlarımda gezin.
Ne güzel!
Ömrümün abdestini alıyorum!
Ohhhh Ne güzel!
yeniden doğuyorum
Deniz ve gökyüzü;
Kadehimi size kaldırıyorum
Şerefime,
Şerefinize.
Dönmek istemiyorum
Büyümek istemiyorum
Kirlenmek istemiyorum.
Dil Aver Karagöz
(Gönle giren Şair)
Tatlı Düşler
Düş’ ü Alevli Paltosuz Şiirler