Çöp bidonu üzerine oturmuş, ayran içiyordu.
İçimden bir şeylerin koptuğunu hissettim.
Bir anda geçti gözlerimin önünden geçmişim, çocuklarım, ülkem. Neden böyle olduk biz?
Bu kadar kör, bu kadar cahil, bu kadar duyarsız bir millet miyiz?
Utanarak sordum cocuğa;
– Resmini çekebilir miyim?
Simsiyah, güneş yanığı yüzü kayıtsız bir şekilde yüzüme dönerek
-Çeeek. Dedi
-Neden yerde içmiyorsun ayranını ?
-Burda buldum.
-Çöpten?
Başıyla onayladı.
-Annen, baban var mı senin?
-Var
-Nerede oturuyorsunuz?
-Çok uzakta…
-Kayaş’da, Gülseren’de, Sincan’da…
-Yok…Antep’te
-Yapma be yavrum! Ya nasıl geldin buralara?
Omuzunu silkti
-Adın ne? Dedim
-Eyup. Dedi
-Kaç yaşındasın sen Eyup?
-Sekiz
-Okula gidiyormusun?
– Yok
-Bir isteğin var mı, Eyup?
-Dondurma canım istediydi, bulamadım…alamadım
Uzattım lanet olası…! Eline
Çöp bidonunun tepesinden uzattı
Kömür karası ufacık ellerini koparıp aldı yüreğimi içimden.
Daha fazla dayanamayacığım.
…Tanrı, seni korusun yavrum.