“Uzaktan davulun sesi hoş gelirmiş”derler.
Acaba öyle mi?
Gelmiş geçmiş bütün ritim emekçisi meslektaşlarıma ithaf olunur.
DARBUKACI
Bir elinde giysi dolu bavulun Omuzunda darbukanla davulun
Geç kalmış yolları açın savulun Sırtında hep yükün var darbukacı
Üstün başın tozlu dağılmış baş saç Sofra buldun otur sopa buldun kaç
Uzun yoldan geldin bak karnında aç Yemek var mı yok mu sor darbukacı
Sahneye azıcık zaman kalmıştır Herkesi ufaktan telaş almıştır
Gevşemiştir vida deri salmıştır Akort et aleti ger darbukacı
Orda otuŕ derler bazende burda Bazen görünmezsin uçta kenarda
Bazende kalırsın iki arada
Oturacak yerin dar darbukacı
Bazısı gamsızdır sanırsın biblo Kimi homurdanır yetişmez kablo
Her işe koşarsın hep aynı tablo Sahnede düzeni kur darbukacı
Sahneye çık derler siz yemek yerken
Hep müzik isterler olsa da erken
Assolist çıkmadan çalıp söylerken Çıkmalı hep sesin gür darbukacı
Elinde ışıklı toprak çömleğin Simsiyah elbisen beyaz gömleğin
Pabuçların rugan simli yeleğin
İpek kravatın mor darbukacı
Müşteriler gelmiş mekan hep dolmuş
Assolist havalı pek te şık olmuş
Zaman gelmiş saat dokuzu bulmuş Soliste sırayı ver darbukacı
Proğram başlamış ortam şahane Hiç hata payın yok bulma bahane
Peşrev de çalındı bitti son hane Artık ilk şarkıya gir darbukacı
Müziğin kalbisin geçmeli sözün Bozuntuya verme gülsün hep yüzün
Maestroda olsun kulağın gözün Sazları solisti sür darbukacı
Bak herkes bekliyor tutmuş nefesi Solist panik atak bu neyin nesi
Sazlar bastırmasın duyulsun sesi Tam sırası esi vur darbukacı
Solist telaşlıysa seni duyamaz Korkudan panikten sana uyamaz
O sineye çeker susar kıyamaz Yinede fırçayı yer darbukacı
Zanneder dünyada tek solist o dur Yanılsa da der ki doğrusu budur
Dur dersin hızlanır hızlansan durur Nasıl katlanırsın sır darbukacı
Sen yol gösterirsin uyanmaz aymaz Sabit fikirlidir huyundan caymaz
Sineye çekersin kulağın duymaz Her zaman bir gözün kör darbukacı
Şarkıya gir dersin öylece bakar Hem detone hem de ritmden çıkar
Kendinin suçunu üstüne yıkar Velhasıl bu işler zor darbukacı
Sazlara uymadan kendin yırtıyor Sinirler gerilmiş panik artıyor
Sen sabır ettikçe şeytan dürtüyor Diyor kafasını kır darbukacı
Maestro sinirli yağıp esecek
Ona dişi geçmez sana küsecek
Belkide şarkıyı o an kesecek
İşaret gelirse dur darbukacı
Solistin sazların kaprisi bitmez
Ya mikrofon eksik ya sesin gitmez
Sen kusur örtersin teşekkür etmez Her zaman görürler hor darbukacı
El alem işini kolay sanıyor Bilmezler yoruldun canın yanıyor
Patlamış nasırlı elin kanıyor
Yaralı parmağı sar darbukacı
Böyle uyumsuzluk binde bir olur Sazlar tabancaysa solistte okur
Bir ahenk içinde sahne son bulur
O zaman olursun pir darbukacı
Bazen bir müşteri sana bulaşır Densizce konuşur itçe dalaşır
Kulak asmaz kemancıýla dolaşır İstek var mı yok mu der darbukacı
Etrafı takip et fırlayıp hopla
Kapmasın çocuklar her yana zıpla
Pistte yerlerdeki parsayı topla
Saçılan parayı gör darbukacı
Onca masa gezdin aldın parayı Kazanırken seçtin akla karayı
Toplayıp birleştir alaturayı
Bahşişi ortaya ser darbukacı
İşler iyi ise muhabbet koyu
İş kötü giderse değişir huyu
Bazen esirgerler bir bardak suyu Haksız davranışlar kor darbukacı
Herkes ekmek yesin murada ersin Götürsün evine sofraya sersin
Çok şükür Yaradan bereket versin Ne alırsan o gün kar darbukacı
Dağılır müşteri ışıklar söner
Geçer yorgunluğu kaygısı diner
Kazanmış rızkını evine döner
İş bitince gönlü hür darbukacı
Baba sensin sensin evdeki direk Korlu mangal gibi olmalı yürek
Ekmek kavgası bu katlanmak gerek Ortamı çekemez her darbukacı
ERDİNÇ KÜÇÜKKAYA