Türkiye Yazarlar Birliği Ankara Şubesinin bu haftaki “Felsefe ve Edebiyat Sohbetleri” proğramın konuğu Yazar Necmettin Evci, “Cumhuriyet Döneminde Sanat Ve Kimlik Oluşumu” konusunu anlatacaktır.
Betül FIRAT: Öncelikle hoş geldiniz diyor ve söyleşimizin başlangıcında bir iki cümleyle sizi tanımak istiyoruz. Şahap Adıgüzel Kimdir? Şahap ADIGÜZEL: Merhaba sosyal faaliyet olarak bana zaman ayırıp benimle bu sohbeti oluşturduğunuz için size öncelikle teşekkür etmek istiyorum. 1961 Yılında Kars Arpaçay Bardaklı köyünde doğdum. İlkokulu köyümde okudum. Ortaokul ve liseyi...
Kor ateşler içinde düşlere salan Her damlası zehir zemberek çalan Hangi gök MAVİsi hangi renk boyan Ah sözler ah gözler aşk yalan yalan * Kuşlarda göçebe mevsime dalan Hangi limandasın hangi renk kalan Ellerimde demet sarıya çalan Ah sözler ah gözler aşk yalan yalan * Özlemek ölmekten betermiş yılan Düşün...
Bilmezmisin kalbimin sahibi olduğunu Gecenin sırlarında sen saklanıp durursun Görmezmisin özümde günün kaybolduğunu Akşam ayazı gibi yüreğimi vurursun * Her sabahın seheri mızrak gibi saplanır Bulutların üzeri sanki resmin kaplanır Hüzün dolar gözlerim kirpiğe yaş toplanır Yürekte ki kederi gözyaşıma kürürsün * Anlatmaya çalışsam seni üç beş satırla Bulusacak yazdığım...
Aslımız astarsız kumaş iken Şimdi her yerden yama yedik. Yırtık pırtık kara lastik üstüne Keten çuvaldan hırka giydik Türlü türlü cefa içinde iken Ne kadar yaşadık ki sefa Çırpınıp dururken dertlerde Ömrüm geçti, oldu heba Benim boğazıma düğüm olanlar Şimdi her iki boğaza köprü olur Yutkunup, tutamadığım gözyaşlarım Deryalara doğru...
Nefes alışıma bakmayın benim Sanmayın hayattan hoşlanıyorum Hiç olmadı ki gönülden sevenim Hayal kuruyorum düşleniyorum * Zamanı geriye alamıyorum Sorulara cevap bulamıyorum Huzur denizine dalamıyorum Bazen kendime de hırslanıyorum * Mazi artık uzaklarda kalıyor Yavaş, yavaş ömrün sonu geliyor Her yaprak ömrümden bir gün alıyor Her günün sonunda yaşlanıyorum *...
Ben kendi toplumumu ve konuşulan Türkçeyi her toplantıda dinledim. Dinlediğimi de hep seyrettim. Toplum dağınık ve Türkçe perişandı. Bu toplum ve konuştuğu Türkçe bütün hafifliğiyle ortadaydı. Bu toplum ve bu Türkçe birbirinden kopmuş iki çözülmüşü sergiliyordu adeta. Eriyen, dağılan toplumla, kaynaştırıcı olmayan bir Türkçe dili vardı ortada. Çünkü Türkçe, İngilizceyle...