SEN SUS BERRİN ARI 142 SAYFA Her aşkın trajediye dönüştüğü bir coğrafyada iki kadın. Bastırılmış kişisel hesaplaşmaların içe doğru yıktığı duvarlar. Ruhların hırpaladığı gövdeler. Birleşen, tekleşen kaderler. Evin tek oğlu olmanın şımarıklığı ile herşeyi yapmaya kendinde hak gören kocasının çapkınlıkları, hor görmeleri, şiddeti altında ezilen, tüm bunlara çocuklarına sarılarak göğüs...
Ankara’yı sorsam sana, iyi bilir misin çocuk? -Elbette bilirim, amca bilmez olurmuyum hiç. -Hem de gözü kapalı. -Netice de burada yaşıyoruz, herhal öyle değil mi, ya? Öyle mi, dersin? -Elbette öyle amcam. -İnsan, hiç bilmez olurmu yaşadığı şehri? Bilir tabi…bilir elbet… bilmeli ! -E…! Nereyi soracaktın, amca? …….. Adın neydi...
Bir Diyarbakır gecesi Rüzgâr şakağımdan vuruyor Ensemde günün yorgunluğu Sitede sessiz hız sohbetleri eden arabalar Her cadde başında bekleyen ölüm Nöbetleşe ölen insan çığlıkları Bir Diyarbakır gecesi Balkonda saksıda uyumuş domates fidesi Yan yana dizilmiş toprağa üstünlük taslayan binalar Boynunu aya karşı mahcup büken sokak lambaları Ve şehirlere hapsedilmiş ağaçlar...