

Seni hatırlıyorum
sağanağa tutulmuş bir kadın gibi
zifir saçların, mor ruj lekeleri
portakal kokan avuç içlerimde
buradayım.
En son seni hatırladığım yerden geliyorum
kuytularımın en derin yerinden
geç kalmış bütün sevişmelere
içini alıp içime
hecelerine dokunuyorum tek tek
aklım almıyor çünkü
harflerinden düşen tını
nabzımdaki düşlere delil sayılıyor
omuzlarındaki yarı açık kapıdan
yalnız bir kişi çıkacak, biliyorum.
Neden mi?
yağmur halleri var b-akışlarının
bu yüzden damlıyor
parmak uçlarımdan ıslak ıslak
Sana ve yine sana
küçük kâğıtlara notlar bırakmak isterdim
kaç yaşındaysan, o kadar hayat anlatıp
okumanı, yırtmanı
belki saklamanı dilerdim
ama yüzün çerçevelere yakışmıyor
bu yüzden ısırıyorsun alt dudağını.
Onu, bunu, Gülistan’ı, Oktay’ı boş ver
bize ne diyeceksin?
Yalnız ve ıslak bir rüyaya girdim
yanlış bir gece / yanlış bir uykuda
kapılar açıktı bütün odaların
yazdan kışa bir mevsim kaldım
sensiz, sessiz
gittim ve geldim
buradayım.
Bana bunlardan bahsetme
ışığı kapatmak saklamıyor hüznünü
yüzünü de
anlamıyor musun?
Bırak gece lambasını açma
belki sağ salim dönerim
gittiğim her yerden
bir kıştan mesela
ya da başka bir yazdan
günleri diyorum
serseri günleri
sayarak rakamları seviyorum.
Çek ellerini sol göğsünün üzerinden
biliyorum, derin bir iz var orada
kaburgaların kırılması kadar acıtıyor
bir yaz(g)ıyı baştan sona değiştirmek
kolay mı sanıyorsun?
G-özüm ilişiyor rafa
ebegümeci, ada çayına
hiç yazılmamış bir sayfayı siliyorum şimdi
kuralları bozuyorum evet
adil değil artık hiçbir seviş/ME.
Çek dişlerini boynumdan
izi kalacak diyorum sana
mor — ki sana derimde
ıslanır nefesim
kırılır sesim.
Ben sana bir şey yapacaktım
birkaç şey yapacaktık birlikte
izleyerek, dinleyerek
kayan bir yıldızdan
bir yerlere gitmeyi dileyecektik
geri dönmemeyi dileyerek.
Omzuma düşen saçlarının kokusunu
hapsedip burun deliklerimde
b-akışını görecektim.
hı hı…
göğüs uçlarımla yüreğim arasında
bir yerde dokundum sana
ne kadar sürdü?
Ne kadar sürecekti?
Önemi yok
şu an hatırladığım en belirgin iz bu.
Anımsıyorum seni
yetmez mi?
Ben de biliyorum
avuç içlerimi saklamayı yastık altlarında
beş öğün dua etmeyi
sonra başımı göğe kaldırmayı
ve “bu kadarmış” dememeyi
sende ne kadar olduğumu biliyorum
yalan söyleme.
Sana onca şeyden sonra
yazabileceğim en hasarsız cümle bu:
alt dudağını ısırıyorsun ba-Kış
yetmez mi?
Oktay GÜVENER