

Bozuldu erkân-ı divânı, yıkıldı cihanın bir yanı.
Tenzil oldu gönlünde filizlenen muhabbet deryası.
Set çektiler koruduğu harim iffetine,
Bir gecede sildiler yıllarca verdiği emeğe.
Hileyle, zanla, oyunla aldatıldı;
Asıl suçlu, kendini kendiyle aldatan ahmaktı.
İsyan etti Cenâb-ı Hakk’a; bir şükür eda etmek zor geldi Hâlık’a.
Firavunlaşmış riyâkâr nefsine, itaatte sebat etti kana kana.
Lezzeti bitti günahın; içinde tatlısı olan zehirli acı,
Üstünde taze tüter hiç sönmeyen dumanı.
Suturamadı dünyaya müteveccih olan arzulara;
Tercih etti cam parçasını bâkî olan elmaslara.
Yerinde sarf etmedi kime duyacağı muhabbeti,
Hak etti çekeceği merhametsiz musibeti.
Münâcat ister sadakatle, çığıltıyla,
Gözünden akan bir damla gözyaşıyla.
Unuttu kalbinde yıkılmış olan saltanatı;
Allah’tan uzaklaşınca Allah’a yakınlaştı.
Sözü kendine verdi, marifeti kendinden bildi;
Asla yapmam dediğini yaptı: ne sözü kaldı, ne kendi.
Fatih Dondurmacı