ELLERİN OLAMIYOR
/Ali Rıza Navruz- Deneme/
^^^^
Sergül Vural
Şair/Yazar/ KAYSERİ
Gün batımlarında hüzünle uyanan insanlar vardır. Mor dağlarda, mor çiçeklerle nefes alırlar, mor yağmur damlalarıyla ıslanırlar ve mor şiirler yazarlar biteviye… Bir gölge kadar sessiz yaşarlar duygularını. Güneşe yüzlerini dönerek o gölgenin peşinde giderler ve giderler. Duyguların denizinde günbatımlarını yakalamaya çalışırcasına, karanlıklara boyanmadan, gri bulutları yakalamak istercesine teslim olurlar akşamların sessizliğine…
Yazmak, oksijensiz kaldığımızı hissettiğimiz anda soluklanacağımız en güzel duygu ormanı. Yazmak veya okumak hayatın sıkıntısı içinde nefes alabilmemiz için en güzel ödül.
Sancılı ve fırtınalı hayatın zorlu dönemeçlerini aşmamıza yardımcı olacak bir küçücük sandal şiir… Küreklere asıldıkça ufuklarda görünmeyen ama gitmek istediğimiz adanın serap misali siluetini görebiliriz. Sağanak yağmurlar yerine, cümlelerle hecelerle ıslanabiliriz. Öylesine duygu dolu, öylesine sevgi dolu, öylesine hasret kokan yağmur heceleriyle…
İşte yine sağanak öncesi rüzgârla açılan gönül kapısından süzüldüm içeri yavaş yavaş… Ilık ılık savurdu beni satırlara bir mevsim rüzgârı. Kimi zaman ahım kaldı paragraflarda. Kimi zaman; bir güzel uğruna mangal gibi bir yüreğin yanışına şahit oldum. Kimi zaman da tutsak saatlerle tutuldu gecede mehtabım…
Oylum oylum sevgi, için için hasret ve bitimsiz bir bekleyiş…
“Ellerin olamıyor” (Kasım 2008) ‘Edebiyat Yolcuları’ndan almış okuyucuya ulaşacak çıkış belgesini… “Yağmur yağıyor ve Sen Yoksun” ve “Bir İç Çekiş” bölümleriyle gülümsüyor okuyucusunun ellerine.
“Yalnızlık ve Karanfil Yaprağı” ile başlayan “Mor Sevda Suyu” ile “Gülü Çolak Yerde” sulayan “Sarı Sevda ”’sını bir “Kor Dudak Arası”na sığdırmaya çalışan, “Bir Yahya Sabrı” ile “Gönüllü Sürgün” olabilen, yağmur damlalarıyla ıslanırken “Sen Yoksun”larla kuraklığı yaşayan bir yüreğin serzenişi “Ellerim Olamıyor”un ilk bölümü…
Sade, akıcı, anlaşılır bir dille okuyucusunu damla damla ıslatabilen bir kalem. Sevgiyle atan yüreğini kalemle sulamak istercesine, kelime kelime biriktirerek 20 başlıkla toplamış yağmur ıslaklığında yar özlemli duygularını Ali Rıza Navruz. Hemen her sayfadaki duygu paylaşımlarını sesiz notalarla süslemek istercesine türkülerden ve şarkılardan güftelerle süslemeyi tercih etmiş. Aşık Paşa’dan, Dede Korkut’tan Ahmet Paşa’ya mısralar da yerini almış alt başlıkların altlarında.
İşte “Yalnızlık ve Karanfil Yaprağı”ından yolunu gözlediği cana seslenişi: Yağmur yağıyor işte /ömrüm firari/makamında… Yüreğim üşüyor..! Ve ben bu gecenin 25. Saatlerinde /utangaç suların sırdaşı/ oluyorum can! “Gülü Çorak Yerde” alt başlığıyla kendisine yoldaş arıyor Ali Rıza Navruz. “İçimde bir ses diyor ki: Durma git ta o Kırgızlar diyarına. Yeldenboz’la birlikte bir karakol kur gönül kapısına. Sonra hemen Acıbay’ı derdest et! Çözdür bu garabetin sırrını…” Yılana düşen denize sarılırmış… Hey Dedem Korkut! Ben sana sarılmışım bak… Sen ki her düşkünün müşkülünü çözermişsin. Allah severmiş bilgeliğini, ilham edermiş gönlüne her bir şeyi…”
“Bir Mahur Şarkı” alt başlığının altındaki deneme yazısında: “Mevsim yaza döndü artık! Ama yine de yağmur yağıyor işte… Ve sen yoksun… Oysa daha önceleri hep sen olurdun, sonra yağmur yağardı… O yağmur var ya; Önce senin saçlarını tarardı tel tel/ Sonrasında/ bir hüzzam şarkı olurdu dudaklarımızda/ Velhâsılı can yine morum bu mevsim/ Çünkü yağmuuuuuuuuuur!” diyerek noktalıyor “Bir Mahur Şarkı”yı. “Hıç/kırıklar” da ise umutların tükenmişliğinden dem vuruyor: “Şimdi umut kumsuz dağlarda ağır aksak ve yitik! Ve yürekten bir ses yükselir biteviye; can gitti/canan gitti, yüreğimizde kalansa sadece o ıslanmışlıklarımız ve hıçkırıklarımız… Zira; Yağmur yağıyor ve Sen Yoksun…”
Kitabın ikinci bölümünde “Bir İç Çekiş”le hayata dair duygu ve düşüncelerini, yaşadığı olaylardan etkilendiği halleri kendi üslubunca 15 başlık altında anlatıyor Ali Rıza Navruz. “Sanatçı yaşamış olduğu çevrenin, mekanın çeşitli kaynaklarından beslenemiyorsa eğer, ortaya çıkarmış olduğu ürün sadece bir ütopik duruş olarak sırıtıp kalır karşımızda” diyen Sayın Ali Rıza Navruz’a daha nice nice eserler diliyorum. 96 Sayfalık kitabın sonunda “Ellerin Olamıyor” ismini unuturcasına “Yağmur Yağıyor ve Sen Yoksun” demekten kendimi alamıyorum…