TAMİRCİ
BERNARD MALAMUD
341 SAYFA
Ben devrimci değilim. Ben deneyimsiz bir adamım. Böyle şeylerden anlamam ki. Ben bir tamirciyim. Kırılan ne varsa tamir ederim- yürek dışında.
Yahudi düşmanlığının gittikçe şiddetlendiği 1911 yılının Kiev’inde geçiyor hikayemiz. Yakov Bok, Yahudi bir tamircidir. Eşi tarafından terk edilince, iş bulmak için yaşadığı köyden ayrılarak Kiev’e gelir. Rastlantı sonucu karşılaşıp, hayatını kurtardığı bir iş adamının tuğla fabrikasında çalışmaya başlar. Patronu, Yahudi düşmanı bir grubun üyesidir ve Yakov’da kendini korumak adına kimliğini gizler. Zaten çok dindar değildir. Yanı sıra keskin siyasi görüşleride yoktur.
Fakat kısa bir süre sonra on iki yaşında Rus bir çocuk vahşice öldürülür. Yakov cinayet zanlısı olarak tutuklanır ve hapsedilir. Kimse inanmasa, sahte deliller hep onu suçlu gösterse de Yakov masumdur ve direnir.
Tek sermayesi takım çantası olan Yakov Bok yani Tamirci. Hapishane hayatının, yapılan tüm işkenceler ve aşağılamaların yıldıramadığı bir adam. Kimse inanmasada, dik duran bir adam. Çünkü suçsuz ve suçsuz olduğunu bilmek onu ayakta tutuyor.
Bir tamircinin hayatı üzerinden ele alınan insanlık, adalet, hak, hukuk, ötekileştirme ve suç kavramlarını okuduk sevgili Bahar ile. Eşlik ettiğin için çok teşekkür ederim canım Pulitzer ve Ulusal Kitap Ödüllü bir eser. İnsanlığın ve adaletin sorgulandığı bir hikaye.
Kıyafetler bir saniye içinde çıkarılıp atılabilir Yakov İvanoviç, ama bir insanın doğasını değiştiremezler. İnsan ya iyidir ya da değildir. Kıyafetinin ne olduğu önemli değil.
İnsan yokluğa alıştıysa çokluktan korkar.
Beklersin, ümit dolu dakikalar ve ümitsizlik dolu günler boyunca beklersin. Bazen sadece beklersin, bundan daha aşağılayıcı bir şey yoktur.
Mücadelenin olmadığı yerde özgürlük yoktur.
Evet, dünya böyle bir yerdi işte. Yağmur yangınları söndürüyordu ama bir yandan da sellere yol açıyordu.
İnsan hayatta kaldığı sürece her zaman şansı vardır. Çaresi olmayan bir tek ölümdür.
Aklını kaybedince insan onu nerede arar?
Spinoza ne der? İnsanın günlük işlerini yapabilmesi için gerekli huzur ve güveni sağlamak devletin görevidir.
Çabadan vazgeçtiğimiz anda insanlığımızı kaybetme riskiyle karşı karşıya kalırız.
Bu suçu işlemediğini biliyoruz. Kötü olan, bunu onların da biliyor ama senin yaptığını söylüyor olmaları. En kötüsü bu.
LÜTFEN KİTAP OKUYALIM!!!
TAMİRCİ
BERNARD MALAMUD
341 SAYFA
Ben devrimci değilim. Ben deneyimsiz bir adamım. Böyle şeylerden anlamam ki. Ben bir tamirciyim. Kırılan ne varsa tamir ederim- yürek dışında.
Yahudi düşmanlığının gittikçe şiddetlendiği 1911 yılının Kiev’inde geçiyor hikayemiz. Yakov Bok, Yahudi bir tamircidir. Eşi tarafından terk edilince, iş bulmak için yaşadığı köyden ayrılarak Kiev’e gelir. Rastlantı sonucu karşılaşıp, hayatını kurtardığı bir iş adamının tuğla fabrikasında çalışmaya başlar. Patronu, Yahudi düşmanı bir grubun üyesidir ve Yakov’da kendini korumak adına kimliğini gizler. Zaten çok dindar değildir. Yanı sıra keskin siyasi görüşleride yoktur.
Fakat kısa bir süre sonra on iki yaşında Rus bir çocuk vahşice öldürülür. Yakov cinayet zanlısı olarak tutuklanır ve hapsedilir. Kimse inanmasa, sahte deliller hep onu suçlu gösterse de Yakov masumdur ve direnir.
Tek sermayesi takım çantası olan Yakov Bok yani Tamirci. Hapishane hayatının, yapılan tüm işkenceler ve aşağılamaların yıldıramadığı bir adam. Kimse inanmasada, dik duran bir adam. Çünkü suçsuz ve suçsuz olduğunu bilmek onu ayakta tutuyor.
Bir tamircinin hayatı üzerinden ele alınan insanlık, adalet, hak, hukuk, ötekileştirme ve suç kavramlarını okuduk sevgili Bahar ile. Eşlik ettiğin için çok teşekkür ederim canım Pulitzer ve Ulusal Kitap Ödüllü bir eser. İnsanlığın ve adaletin sorgulandığı bir hikaye.
Kıyafetler bir saniye içinde çıkarılıp atılabilir Yakov İvanoviç, ama bir insanın doğasını değiştiremezler. İnsan ya iyidir ya da değildir. Kıyafetinin ne olduğu önemli değil.
İnsan yokluğa alıştıysa çokluktan korkar.
Beklersin, ümit dolu dakikalar ve ümitsizlik dolu günler boyunca beklersin. Bazen sadece beklersin, bundan daha aşağılayıcı bir şey yoktur.
Mücadelenin olmadığı yerde özgürlük yoktur.
Evet, dünya böyle bir yerdi işte. Yağmur yangınları söndürüyordu ama bir yandan da sellere yol açıyordu.
İnsan hayatta kaldığı sürece her zaman şansı vardır. Çaresi olmayan bir tek ölümdür.
Aklını kaybedince insan onu nerede arar?
Spinoza ne der? İnsanın günlük işlerini yapabilmesi için gerekli huzur ve güveni sağlamak devletin görevidir.
Çabadan vazgeçtiğimiz anda insanlığımızı kaybetme riskiyle karşı karşıya kalırız.
Bu suçu işlemediğini biliyoruz. Kötü olan, bunu onların da biliyor ama senin yaptığını söylüyor olmaları. En kötüsü bu.
LÜTFEN KİTAP OKUYALIM!!!
Arzu ORTAÖREN