KADINLAR ÜLKESİ
CHARLOTTE PERKINS GILMAN
209 SAYFA
İnsan uzun süre yalnızca bir alana yöneldiğinde beynin kullanılmayan bölümlerinde körelmeler görülmeye başlıyor. Bu yüzden her zaman öğrenmeye devam ederiz biz.
Bir ülke düşünün. Sadece kadınlar, genç kızlar ve kız çocuklardan oluşan. Ataerkil bir zihniyetin, kuralların tam tersi bir ülke. Ve bu ülkeye bir keşif gezisi sırasında gelen 3 genç erkek. Terry, Jeff ve Vandyck. Ülkedeki düzeni, birlik ve beraberliği, işleyişi, mutluluğu görünce gözlerine inanamazlar. Bir yerlerde mutlaka erkekler olması gerekir diye düşünürler fakat bu ülkede bir tane bile erkek yok.
Aslında bir zamanlar dünya üzerindeki tüm ülkeler gibi bir yerdir burası. Savaşlar ve felaketler sonrası tüm erkeklerin yok olmasından sonra, sadece kadınlar yaşamaya ve ülkelerini yaşatmaya devam ederler. Bir mucize sonucu hamile de kalınca soyları devam eder. Annelik en kutsal yanlarıdır bu kadınların. Eğitime ve gelişime adarlar kendilerini. Hastalıkları yok ettikleri için çok sağlıklı bireyler herbiri. Cinsellik kavramı yok elbette. Kötülük, korku, kıskançlık, kaosta yok burada. Ülkelerine gelen 3 erkek misafirden bir şeyler öğrenmeye çok isteklidirler. Dış dünya hakkında herşeyi sorar, öğrenirler. Kendi dünyalarını, dillerini, tarihlerini de anlatırlar misafirlerine.
Kadın temalı okumalarım içinde yer alan bu kitabı ben çok severek okudum. Feminist ütopyanın ilk örneklerinden sayılan bu eser ile mutlaka tanışmalısınız. Ataerkil toplumların geleneklerini, kadın düşmanlığını, eşit olmayan şartları oldukça güzel bir dille eleştirmiş yazarımız bu ülkenin bireylerinin dilinden. Hikayede anlatılan düzene, eğitime verilen değere, sürekli üretme çabasına, iş bölümüne en çokta mutluluklarına hayran kaldım Kadınlar Ülkesinin.
Kocaman bir ülke, kocaman evler, birçok insan, hepsi de kadın.
Kadınlar gelişmemiş erkek değildir. Ancak insanlığın yarısını oluşturan kadınlar, gelişmesi engellenmiş insanlardır.
Yalnızca cahil insanlar duydukları her şeye inanırlar.
Eğer geçmişimizin ötesine geçememişsek ona layık değilizdir ve bizleri geçmesi gereken çocuklarımıza da layık olamayız.
“Yaşam bir mücadeledir, öyle olmalı,” dedi ısrarla. Mücadele yoksa hayatta yoktur, bu kadar basit.
LÜTFEN KİTAP OKUYALIM!!!
Arzu ORTAÖREN