Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

Yevgeni Onegin

Yevgeni Onegin
17 Ekim 2024 11:54
8
A+
A-

Bir çeşme…

Kırım Han Sarayı’ndaki “Bahçesaray Çeşmesi”…

Bazısı der ki; Kırım Hanı Giray Han tarafından, çok sevdiği ve genç yaşta ölen eşi Dilara anısına; “Dünya durdukça bu çeşme de benim gibi ağlasın” diyerek Bahçesaraylı bir taş ustasına 1763 yılında Bahçesaray Çeşmesi’ni yaptırılmıştır.

Bazısı da der ki; Kırım Hanı Giray’ın aşık olduğu Polonyalı prenses Maria, hareminde tutsakmış. Han bu aşk yüzünden haremindeki gözdesi Zarema’yı ikinci plana itince, Zarema Maria’yı öldürmüş. Bunu öğrenen Giray Han da Zarema’yı öldürmüş ve Maria adına “Bahçesaray Çeşmesi”ni yaptırmıştır.

Kırım’da sürgünde olan bir şair der ki;

Ah aşk çeşmesi, ah hüzün çeşmesi

Dinledim senin taş dudaklarından uzun hikâyeleri

Ah uzaktır, acı ve mutluluğun parçaları

Fakat Maria’dan hiçbir kelime çıkmadı.

Çeşmesinden damlayan her bir su damlasının çıkardığı ses, akustiğin de etkisiyle insana hıçkırık sesi gibi geldiğinden halk arasındaki adı “Gözyaşı Çeşmesi” olan bu çeşmedeki mermerden yapılmış ve suyun aktığı üst kısımında yer alan çiçek, gözyaşlarıyla dolu bir göz gibi değil mi gerçekten?

Sanki gözyaşları kalbi yani üstteki büyük havuzu kederle dolduruyor. Zaman bütün acıları hafifletir ya, aşağıda çift halindeki küçük havuzlara sızıyor gözyaşları dağılarak; ama zihinde kalanlar tekrar acıyı hatırlatıyor işte ve en alttaki büyük havuzu dolduruyor zamanın akışı içinde…

Doldukça taşıyorsun, taştıkça yok oluyorsun zemindeki spiralin içinde, damla damla, anbean… Her şey bir “an”a ait o zaman…

Bir an varsın, ötekisinde belki de yoksun.

Şair der ki;

Aşkın acısıdır değerli olan benim için,

Öleyim ne çıkar, severken öleyim ama…

İnsanlara daha çok kazanmayı, daha iyi yaşamayı ve daha çok tüketmeyi öğütleyen günümüzdeki sistem içinde, insanoğlu aslında kendini tükettiğinin farkında değil iken, şairin söylediği şekilde insanlar birbirini sevebilir mi ya da seviyor mu, bilmiyorum.

Zaten şair de der ki;

Kuraklık çeken tarlalar gibiyiz tıpkı;

Susuzluğumuzu nasıl gidermeli, nasıl serinlemeli.

Şair, bugünden yaklaşık iki yüzyıl önce yaşamış ama anlaşılan o ki, durum o zaman da aynı…

Mekân, Rusya…

Şair, Alexander Sergeyeviç Puşkin…

https://www.truvaedebiyatdergisi.com/…/yevgeni-onegin…

Serhan Poyraz

ETİKETLER: , , , ,
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.