Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Az Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C
11 Eylül 2023 20:12
301
A+
A-

Devletin vatandaşları karamsardır. Karamsardır, çünkü vatandaş olma vasıflarını kaybetmiştir. Bu itibarla vasıfsız vatandaş daima tehlikeli bir ütopyadır.

Devletin fakirleşmesiyle vatandaşın haklarının korunamayacağı zaten kimse yalanlamak cesaretini gösteremez. Cesareti kaybolan her vatandaş için sosyal hakların kaybı önlenemez artık. Daha doğrusu vatandaşlar bir köleler topluluğu olmak tehlikesiyle karşı karşıya… Zaten kölelerin bir devleti de olmaz. Bağımsız devlet olmayınca ne kuvvet, ne de ekonomi kalır. Boy atmayan bir millet olarak uzun bir süredir bağımlı bir bataklığa saplandık. Ve bataklıkta uyuya kaldık. Uykuda üretmeyen, sadece tüketen devlet olduk…

Devletin işler kötü gidiyor. Kötü giden devletin işleri bulanıktır. Ne tarafta olduğu ve ne kadar doğru olduğu seçilemiyor. Seçilmeyen; bizi yönetenlerin aksettirdiği boyun eğmek… Boyun eğmekten usanmadık mı? Kaç asır oldu kendimizi hasta zannedip ameliyat masasına yatırmaktan bıkmadık mı? Kendimiz olmaktan ve kendimiz gibi mücadele etmekten kaçıyoruz. Bağımsızlığımız tehlikelerle doludur ama kaç babayiğit var bunu gündeme getirebilecek? Gündeme getirmeyen idareciler ne diyor? Tehlikelere göğüs germektense taviz vermek daha akıllıca… Peki taviz vererek nereye kadar gideceğiz. Açıkçası yaptıkları hep kan kaybettirmek ve parçalanmaya göz yumaktır. Parçalanmayı kendine hedef edinenler körü körüne boyun eğiyorlar. Zaten kan kaybederek zayıflayan ülkenin bağımsızlığı unutuldu. Son yıllardaki teslimiyetçi politika ile bir önceki politikanın gücümüze güç kattığı bağımsızlık üniformalarımız parçalandı. Üniformalarımız parçalanınca çırılçıplak kaldık. Üniformalar içinde iken bir tek Atatürk mit’i peyda edilmişti ama Atatürk mit’ini atalı çok oluyor. Peki diğer mit’imiz nedir? Cevap yok. Acaba mit’imiz din mi? Dini de çoktan öldürdük. Dini değiştirerek öldürdük. Ortada bir din var ama bu benim bildiğim dinim değildir. Benim dinim toplumun arasında bir bağ idi. İnsanları bir araya getiren din yok edildi. Milliyetçiyiz. Neyin milliyetçisi? Bağımsız olmadan Orta Asya’nın en bedbaht, en vahşi ve en barbar Cengiz Han’ın orduları bizi avutabilir mi? Evet, belki bir zamanlar değerlerimiz fetih kılıcıyla getirilen medeniyet idi. Ama kılıçla değil, medeniyet artık düşünmekle… Zaten kılıçla savaşanlar, ellerinden kılıç düşünce düşünmeyi unuttular. Ve düşüncesiz kalırken, bizde yeni bir çağ başlatıldı. Bu çağ şişirme kahramanlar doğurdu. Bu kahramanlar ülkeye bir şey vermedi. Şişirme de zaten beklenilen hizmeti vermediği için… Açıkçası devlet kendi başlangıcı ile başlayan hatasını hala düzeltmemiş… Düzeltilmeyen tarihin harcını hep geride kalış harcıyla yoğrulmakta… Gerçekler bunu haykırırken bizden itaat ve tevekkül istenmektedir? Peki, birbirimizi itaat ve tevekküle anlıyor muyuz? Ses yok sadece sukut var…

Ibrahim Ayğırcı

ETİKETLER: , , , ,
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.