UZLAŞILMIŞ YALNIZLIK
Yusuf Gökbakan
…
Biz aynı sükutu yaşamıyoruz senle
Bunu uzlaşılmış bir yalnızlık olarak görmek,
Olsa da tereddütüm, işime geliyor sanki.
Acını çekmek,
Üstelik geceye, kurbağa ve yarasalara da çektirmek
Yarıyor işime hal o ki!
Hislerimde ,kendi tercihim, amansız bir sansür,
Düşlerinde duş alıp hep aynı saatte
Arınma seansı bir tür.
Bu karalı bir bayram havası gibi ama değil:
Öz mayama nüfuz etti edecekken soluk göz renkleri
Okyanuslar eklemek geliyor bir anda aklıma,
Aklın alamayacağı derinliklerime,
Yeni yeni kız kaleleri icat edip yüzme vakti ay ışığında ,
Kulaç atma vakti dingin bir acıya
Narkozlu yakamozlarda.
Ardı sıra gelecek, biliyorum, sabit, yıllanmış bir tecrübeyle
En saf sevginin en saf huzuru;
Sepya rengine inat gecenin
Tülbentten süzülen ay ışığında;
Kuvvetle muhtemel,
Ucunda boğulmak olsa da!
Uzaklaşmanın tam sırası sulardan..
Çekinceler yüklüyorum şimdi çekirgelere,
Kurbağalar bastırıyor feryatlarımı,
Sepetleyip kanaryaları,
Baykuşlara peşkeş çekiyorum çatı katlarını,
İzzetinefsini müdafaa ediyorum böylelikle ruh sarmalımın.
Öcüler ayarlıyorum parasını peşin ödeyip
Kasıp kavursunlar diye sevincemi.
Umutçalarım da uzak duruyor benden böylelikle;
Siyahçalar sarıp sarmalıyorum gözlerime.
Gecenin hükmü sökmüyor ölüme,
Pek bilir bir pir öğütlemişti bunu
Sen bırakıp kripto güzelliğini
Bir de doğulu gülüşünü,
Başını alarak gittiğinde bilinmedik yönlere
Ben ağzımın içinde
Gelmiş geçmiş en hüzünlü
O şarkıyı geveleye geveleye
Ilımanlıkların reddediyorum cümlesini;
Bilakis seviyorum ben son tahlilde
Zebun aşk denen cürmü!
Varsın çalsın gün gelimi,
Anılarından yekûn bu cesedi!
Şiire düşmeden aşıklar ölür mü?