Eller sizi merhametli sansa da
Sormasınız halin ne diye soru
Yanmaz hasırınız dünya yansa da
Harmanınız yelde tuzunuz kuru
Gariban sürünür yokuşta dağda
Siz zevk-i sefada bahçede bağda
Bollukta durur bir eliniz bir eliniz yağda
Bir eliniz balda tuzunuz kuru
Bilmeyen sizleri nimetten sanır
Hicap duyar insan biraz utanır
Yayılmış namınız herkesler Tanır
Şöhretiniz dilde tuzunuz kuru
Biçare yük taşır saraya köşke
Bir sıcak yuvası olsaydı keşke
Şevkle dalarsınız şarkıya meşke
Mızrabınız telde tuzunuz kuru
Yoksul meteliğe kurşun atarken
Gecelerce hep aç bilaç yatarken
Sizler servetlere servet katarken
İşleriniz yolda tuzunuz kuru
Yetim ezilirken düşerken bitap
Hak yemeyin diye yazmış dört kitap
Büyüler sizleri yakamoz mehtap
Ördeğiniz gölde tuzunuz kuru
Zulmedin yazmıyor hiç bir yasada
Zahire ambarda akçe kasada
Sizler bir kuş sütü eksik masada
Kadehiniz elde tuzunuz kuru
El hastası ele uyur gelirmiş
Derin uçurumu bayır gelirmiş
Bencillerden kime hayır gelirmiş
Gözünüz hep malda tuzunuz kuru
Erdinç KÜÇÜKKAYA
Şiirimi bu güzide topluluk sayfasında yayınlanmaya layık gören EDEBİYAT SANAT MELTEMİ Yetkili üstadlarıma çok teşekkür ediyorum.